İçeriğe geç

Kontak Doğaçlama’nın Türkiye’deki Gelişimi

Kontak Doğaçlama’nın Türkiye’deki Gelişimi Üzerine Defne Erdur’un Kişisel Bellek Anlatıları

(Erdur’ın Doktora Tez’inin Ekler bölümünden alınmıştır. Tezin bütününe ayrıca linkten ulaşılabilir ve Kontak Doğaçlama’nın Türkiye Çağdaş Dans tarihi içindeki gelişimine daha detaylı bakılabilir.)

Kontak Doğaçlama Türkiye İnsiyatifi’nin Oluşumu :

Türkiye’de 2006-2016 arası Kontak Doğaçlama’nın Sistematik Gelişimi

Bu bölüm benim şahsen Kontak Doğaçlama ile tanışmam ve kendi yolculuğum paralelinde Türkiye’de – ağırlıklı olarak İstanbul’da – Kontak Doğaçlama’nın yaygınlaşması ve gelişmesi yönünde dahlim olan çalışmaları kapsıyor. Türkiye’de Kontak Doğaçlama alanında tarihe not düşmek adına anlamlı bulduğum bu aktarımın her ne kadar nesnellik iddası olmasa da, köşe taşı tarihler internette yer almış olan duyurular, yazılar ve etkinlik haberleri ile desteklenecektir. Tarihin bireysel ve öznel yaklaşımla ifade edilişini kutlayan post-modern tarihsellik yaklaşımlara[1] sırtımı dayayarak aktaracağım bu yazının, bu çerçeveden değerlendirilmesi yerinde olacaktır.

Transit Festival

2006 yılında gerçekleşen Doğaçlama Müzik ve Dans festivali Transit’in ilk buluşmasına katılımcı olarak katıldıktan ve Kirstie Simson ile serbest doğaçlama pratikleri içerisinde ilk olarak Kontak Doğaçlama egzersizlerini deneyimledikten sonra bu forma karşı gelişen ilgim beni bu alanda araştırmalar yapmaya ve kendimi geliştirebileceğim çalışmalar bulmaya sevk etti. Transit Festival’in Portekizli katılımcılarından Pedro Matias ile Kontak Doğaçlama üzerine gerçekleştirdiğim sohbetler sırasında kendisi hem dansımı geliştirebileceğimi hem farklı ülkelere seyahat edebileceğimi fark etmemi sağladı. Kendisi bana dünyanın pek çok köşesinde gerçekleşen festivallerden, Nancy Stark Smith’in Avrupa’daki çalışmalarından ve diğer pek çok Kontak Doğaçlama üstadından bahsetti ve beni İstanbul dışına çıkmam konusunda cesaretlendirdi. Ve ben bir ay sonra Romanya’da gerçekleşen ilk Kontak Doğaçlama festivalinde Malcolm Manning, Alicia Grayson ve Kurt Koegel ile çalışır buldum kendimi. İstanbul’a geri döndüğümde Kontak Doğaçlama yapmaya devam edebilmek adına bu form içinde hareket edebilecek bedenlerin arayışına düşmüştüm. Bu noktada bu kez Malcolm Manning beni teşvik etmişti:

“Kontak Doğaçlama ilk yıllarında nasıl geliştiyse sen de öyle geliştirebilirsin hem kendini hem Türkiye’de bu formu” demiş “ben nasıl öğretirim, daha kendim yeni öğreniyorum” soruma da “Adına öğretmek deme, paylaşmak de ve oynamaya devam et, bunu yapabilecek beden ve zihin kapasitesindesin”[2] diye ekleyerek beni cesaretlendirmişti. Ben de Türkiye’ye döndüğümde alandan birkaç dost ile görüştükten sonra Transit Festival’in kurucularından Talin Büyükkürkçüyan ile yeniden buluştum. ÇATI’da serbest doğaçlama buluşmalarının ara ara gerçekleştiğini ancak ÇATI’nın o ara aktif olmadığını söyledi. Fakat Erdem Gündüz ile Su Güneş Mıhladız’ın o dönemde bazı serbest dans akşamlarını dışarda organize etmekte olduğunu ifade etti. Ben bu buluşmalardan birini Kontak Doğaçlama jam’i olarak koordine edip edemeyeceğimi konuşmak üzere Erdem ile buluştuktan bir hafta 10 gün sonra Eylül 2006’da ilk paylaşımımı gerçekleştirebilmiştim bile.

ÇATI – Çağdaş Dans Sanatçıları Derneği[3]

Atlas apartmanında Kun’da gerçekleşen dans buluşmasında öncelikle 1-1.5 saatlik bir ısınma, farkındalık çalışması önermiş ve ardından ilk jam’imi yönlendirmiştim. İlerleyen günlerde ÇATI, Sadri Alışık Sokaktaki mekanında yaz tatilinden çıkmış ve stüdyoda yine farklı hareket atölyelerine ve derslere devam edilmekteydi. Kendim de bu çalışmalara katılmaya devam ederken, bir yanda da Kontak Doğaçlama paylaşımlarımı hızlandırmak, geliştirmek istiyor ve ekiple bu isteğimi/ihtiyacımı paylaşıyordum. O sene bir çok kez cumartesi akşamüstleri ÇATI’da jam’ler organize etmeye ve öncesinde de 1-1.5 saatlik ısınmalarda; beden ve mekan farkındalığı, eşini dinleme, yatay ve dikey ağırlık paylaşımları, kendi bedene, yere ve eşe güvenmeye yönelik taze öğrendiğim egzersizlerden seçkiler paylaşmaya devam ediyordum. Kontak Doğaçlama ısınmalarıyla jam açılışını yapıp katılımcıları çok da direktif olmayan şekillerde Kontak’a davet ediyordum. Hem herkesin seviyesini ve ilgisini tam bilmediğim hem de kendim de bu paylaşımları nasıl yöneteceğime dair bir deneyim birikimine sahip olmadığım için işi biraz ağırdan alıyordum. Ayrıca ÇATI’da daha önceleri jam’lerin nasıl olduğuna dair herhangi bir bilgiyi de kimse net birşekilde benimle paylaşmamıştı. Oturmuş bir gelenek var ise onu bozmak da istemiyordum. O dönemde aktif olan bazı üyeler jam’lere geliyordu. Paylaşımlara katılmak isteyenler erken geliyordu. İstemeyenler jam başladıktan yarım saat 45 dk sonra geliyordu. Sonradan gelenler daha çok serbest doğaçlama eğilimdeydi. Kontak Doğaçlamaya yönelik ısınma pratikleri pek olmuyor direk alana giriyorlardı.

Algılayabildiğim kadarıyla Kontak Doğaçlama pratiğine direk ilgisi ve bir şekilde disiplinli bir hazırlığı olan az sayıda katılımcı vardı. Bu durumda jam esnasında, ön çalışma yapanlar için bile, Kontak Doğaçlama odağında kalmak biraz zor oluyordu. Bazen dansa odaklanmak bile zor olabiliyordu; ortam bir zaman sonra sohbet ederek sosyalleşmenin ağır bastığı bir alana dönüşüyordu. Yurtdışında dans alanının kenarında gerçekleştiğini gözlemlediğim beden rahatlatıcı masaj paylaşımları burada dans alanının ortasında bile olabiliyordu. Benim Transit Festival’de ve Romanya’da tecrübe ettiğim –keyifle sosyalleşilirken dans araştırmalarının da devam edebildiği– dans alanının bir nevi “kutsal” kılındığı ortamdan biraz farklıydı burda yaratılan ortam. Jamlere davet ettiğim, dansı profesyonel olarak icra eden bir iki dansçı arkadaş da bu durumdan rahatsızlık duyduklarını paylaşmış ve sonraki jam’lere de gelmemişlerdi. Ben de ÇATI’nın yeni bir üyesi olarak herhangi bir aktif yaptırımda bulunmakta çekinceli davranıyordum. Ta ki Şubat ayında Ömer Uysal bir e posta paylaşımında, kendisinin 3-4 sene önce cumartesileri Kontak jam’ler organize etmeye başladığını, bir iki sene mekanı bu buluşmalara açmaya devam ettirdiğini ancak katılımcıların pek bir ilerleme kaydettiğini göremeyince bir süre ara vermek istediğini paylaşana kadar. O zaman da mesajlaşmamızın ilerleyen safhalarında ifade ettiği üzere, Ömer o hafta dizimin sakatlığı sebebiyle jam’i açamayacağımı söylediğimde benim de vazgeçmek üzere olabileceğim zannıyla yoklamıştı beni. Ancak Ömer’in bu paylaşımı jam öncelerinde yapmakta olduğum çalışmalara devam etmek, Kontak Doğaçlama teknik ve yaklaşımlarını çalışmaya devam etmek ve bu bilinci jamlere taşımak için beni daha da motive etti. Alanı biraz daha yapılandırma, çerçevelendirme konusunda cesaret verdi.

Kolaylaştırıcılığını üstlendiğim bu buluşmaların, teknik gelişmeye yönelik bu çalışmaların ÇATI üyeleri arasından bir Kontak camiası[4] yaratabileceği ve bu gelişmenin çağdaş dans alanın gelişimine de destek verebileceğine olan inancım perçinlendi. Böylece, jam’ler ve öncesinde gerçekleştirdiğim çalışmaları, Kontak Doğaçalama’nın ne olduğunu tanımlamak ve insanları özellikle ilk bölümde gerçekleşen çalışmalara gelmeye teşvik etmek amacıyla bir açıklama yazmayı önerdim. Derlediğim kısa Kontak Doğaçlama tanıtım yazısına ÇATI internet sitesinde ve duyuru maillerinde şu şekilde yer vermeye karar verdik:

“ÇATI’da gerçekleştirdiğimiz Kontak Doğaçlama “jam session”larının öncesinde ısınma amaçlı yaptığımız çalışmalarda Kontak Doğaçlama tekniğine giriş niteliğinde çalışmaların yanında beden farkındalığını, kondisyonu ve esnekliği geliştirmeye yönelik çalışmalara da yer verilmektedir. Bu çalışmalar her seviyeden katılımcıya açıktır.

Minimum bir eşle eğlenceli bir şekilde dans etmeyi öneren bu dans; duyular aracılığı ile yer, yer çekimi, momentum ve başkalarının vücudunu hissederek; sağlam, dengeli duruşlar ve mekan farkındalığı ile neredeyse oyun oynamanın yollarını arar. Doğaçlama yapılan bu dansta spor, estetik, hareket ve oyun felsefeleri bir arada işler. Dans, daha çok hareket eden bir bilmece gibidir. Kimsenin önceden ne olacağını bilemediği, herşeyin anda geliştiği bu dans, fiziksel bir sohbet niteliği taşır. Meditatif ve sessiz olandan, yüksek enerjili ve akrobatik formasyonlara kadar geniş bir hareket alanına gebedir. Kişilerin rahat, esnek, beklenmedik durumlara açık ve hazır olmaları; meraklı, sabırlı yaklaşımlar geliştirmeleri gereken Kontakt Doğaçlama, hayata dair de pek çok ipucu taşır. Paylaşmak, güvenmek, birlikte yaratabilmek yani takım olabilmek; dinleyebilmek, hareketsizliğe, sessizliğe yer açabilmek yani sabretmek gibi hayatımızda da gerekli birçok niteliği kazanabilmek yolunda ışık tutar.”[5]

Bireysel Araştırmalarım

Motivasyonumun arkasında başka bir gelişme daha vardı. Yola devam ederken, ÇATI’daki jam buluşmalara düzenli katılan ve benim gibi bu araştırmayı derinleştirmek isteyen iki kişi kendini göstermeye başlamıştı bile. Ekim sonu gelmeden, Özerk Sonat Pamir ve Cumhur Kocalar ile birlikte jam’lerden ayrı, haftada 2-3 kez gündüzleri 3-4 saat – ÇATI’dan prova saatleri alıp buluşarak – sadece hareket araştırması yapmaya karar vermiştik bile. Herkes kendi birikimlerini paylaşacaktı. Ben ağırlıklı olarak Kontak Doğaçlama egzersizlerimi aktaracaktım. Nefes çalışmaları, kondüsyon, koordinasyon çalışmaları, gerdirmeler, rahatlatmalar ile düzenli bir program gerçekleştirdik. Stüdyo çalışmalarına, hararetli sohbetler ve araştırmalar eşlik etti. Bu dönemde Kontak Doğaçlama ve tarihsel gelişimi üzerine yazılıp çizilenlere, dökümantasyon ve basılı kaynaklara ulaşmaya da başladım.

Bu çalışmalar Ocak 2007 sonunda, izleyenlerin koreografik bir çalışma olmadığına bir türlü inanmadığı “Nasıl İstersen!” doğaçlama performansı ile sonlandı. Tamamen bir Kontak Doğaçlama performansı olduğunu söylemek iddalı olsa da içinde Kontak Doğaçlama unsurlarının oldukça fazla olduğu bir performans gerçekleştirdik Akatlar Kültür Merkezindeki Doğaçlama Festivalinde.[6]

2007 yılı boyunca ve sonraki yıllarda jam’ler ara ara, dura kalka devam ederken yurt dışından pek çok yabancı Kontak Doğaçlama hocası da ÇATI’yı ziyaret ediyor, katılımcıların donanımını arttırmasına yardımcı oluyordu. Şahsen ben de yurt dışına sık sık çıkarak farklı hocalarla çalışma imkanı yaratıyor, farklı topluluklarda dans ediyordum ve geri döndüğümde bu kez haftaiçi ÇATI dersleri kapsamında paylaşımlar gerçekleştirmeye başlamıştım.

Ancak o dönemde ÇATI’da jam’ler bu derslerden bağımsız olarak çok da düzenli devam edemedi. 2008’e geldiğimizde benim yurtdışı seyahatlerim arttığı dönemlerde Erdem Gündüz jam açılışlarında destek vermeye başlamıştı. Ve zaman içerisinde dönüşümlü olarak bu çalışmaları devam ettirdik. Bizlerin uygun olmadığı zamanlarda öncelikle Ömer Uysal olmak üzere düzenli katılımcılar da jamlere mekanı açıyordu. Bir avuç insan arasında dönüyordu buluşmalar. Bir Kontak Doğaçlama camiasından bahsetmek hala pek mümkün değildi. Programdaki başka çalışmalar ve atölyeler sebebiyle de sekteye uğrayan cumartesi jamleri bazen cuma akşamları, bazen pazarları gerçekleşiyordu. Bir düzen zamansal olarak da, katılımcı devamlılığı açısından da tutturulamamıştı. Ne yazık ki bu durumda düzenli katılım da düşüktü, bir iki çalışmaya gelen sonra gelmiyor bir kaç hafta sonra jam olursa yine gelebiliyor ve dans teknik anlamda da sosyal anlamda da fazla bir ilerleme ve geri dönüş sağlamıyordu.

Ben bir yandan kendi eğitmen eğitimlerime devam ediyor bir yandan da bu alanı daha iyi tutabilmenin yollarını araştırıyordum. Aynı zamanda da Transit Festival’in koordinatörlüğünü Talin Büyükkürciyan’dan devralmıştım. Festivalde her yaz müzik ve dans atölyelerinin yanısıra Yanael Plument, Claire Filmon, Nancy Stark Smith gibi isimlere Kontak Doğaçlama alanında çalışmalar yürütmeleri için yer veriyorduk.

Bu dönemde ÇATI’da jam öncesi çalışmalara bir süre –jam’e sonradan gelenlerin entegre olmasının zorluğundan dem vurularak– ara verildi. Katılımın, belki böyle serbest alan olursa, artabileceği düşüncesi ile bir süre bu sistem deneniyordu. Danny Lepkoff’un 2008’de gerçekleştirdiği, –ilerleyen bölümde etraflıca değineceğim– katılımcıların yaklaşımlarına dair sıkıntılarını benimle de ayrıca paylaştığı[7] Kontak Doğaçlama atölyesi yine bu nispeten “düzensiz” diyebileceğimiz döneme denk geliyor. Bir süre bu şekilde devam eden süreç 2010’a gelindiğinde en azından zamanını düzenli olarak pazarları şeklinde netleyerek düzene koyduğumuz ve küçük bir ekiple de olsa dansımızı geliştirmeye düzenli devam edebildiğimiz jam öncesi çalışmalar ve devamında gerçekleşen jam’ler ile ÇATI’da devam etti.

Ben kendi paylaşımlarımda Kontak Doğaçlama teknik egzersizlerinden ziyade yıllar içinde kendi eğitmenlerime ve meslektaşlarıma danışa danışa edindiğim tüyolar paralelinde beden farkındalığı, deneyimsel anatomi, hareket çesitliliği ve kalitelerini araştırmaya yönelten, serbest doğaçlamaya yönelik çalışmalara daha çok ağırlık veriyordum. Fark ettiğim ÇATI’ya, ya da en azından benim kolaylaştırıcılığını yaptığım çalışmalara katılan pek çok kişinin direk Kontak Doğaçlama’ya giriş egzersizlerinde zorlanıyor oluşuydu ve öncelikle kendi bedenlerini, sınırlarını algılamaya ihtiyaç duyuyorlardı[8] –bu ihtiyacın bilinçli olarak farkında olmasalar bile.

Bu dönemde Angela Doniy, Kurt Koegel, Bernd Knapp gibi eğitmenler de Türkiye’ye ÇATI’da ders vermeye davet etmiştik. Ancak atölyelere katılım sınırlı sayıda insan ile gerçekleşiyor ve bir iki gün gelen üçüncü gün gelmeyebiliyordu. Düzenli katılım yine problem olabiliyordu. Kontak Doğaçlama atölyelerine özgü olmayan bu durumu anlamaya ve yönetebilmeye ihtiyaç, ÇATI programlarını koordine etmeye çalışan tüm gönüllü toplantılarımızda konuştuğumuz bir konu halini alıyordu. Ancak bu durumun bizi demotive etmesine izin vermemeye çabalayarak Kontak Doğaçlama çalışmalarına, jamlere bir şekilde hep yer açıyorduk.

“Gelişigüzel” Çalışmaları

Ancak 10 yıl boyunca atölyelere, gösterilere, farklı projelere ve Kontak Doğaçlama jamlerine ev sahipliği yapan Sadri Alışık sokaktaki ÇATI stüdyomuz 24 Aralık 2011’de çıkan bir yangın dolayısıyla bir süre kapanmak zorunda kaldı ve mekansızlığın getirdiği zorluklara karşı 2012 Temmuz’una kadar “Gezici ÇATI ” projesini hayata geçirerek; üretim, prova, atölye ve gösterimlerini kendine kucak açan mekanlarda sürdürdü.

O dönemde ben ise Kontak Doğaçalama çalışmalarıma MSGSÜ Çağdaş Dans ASD Sanatta Yeterlik araştırmalarım çerçevesinde gerçekleştirdiğim “gelişigüzel” adlı araştırma grubu ile devam ettim. Ve bu çalışmaların akışını, metodolojisini, çağrısını geçmiş yıllarda ÇATI’da gerçekleştirdiğim çalışmalarda işlemediğini gözlemlediğim şeylerin üzerine giderek kurguladım. En önemli parametre düzenli katılımdı. Bu yüzden kapalı bir grup şeklinde, disiplinli katılım talep eden, odaklı bir niyet ve bilinç ile çalışmaya dahil olmaya gönüllü olan kişilerle oluşturdum bu grubu. Bu ÇATI’da her hafta başka kişilerin katıldığı açık derslerden, ya da açık jam buluşmalarından farklı olarak çok daha yapılandırılmış, kişilerin baştan sorumluluk almasını talep eden, grup dinamiklerini gözetecek de bir deneme olacaktı. Ve dünyanın pek çok yerinde işlediğine şahit olduğum yoğun atölye formatını düzenli ders akışına tercüme edecekti. Çalışmanın çağrısı şu şekildeydi:

“gelişigüzel”  dans ve paylaşım grubuna davet :

Bu çalışma beden ve hareketin merkezde olduğu; katılımcılarının ise kendilerini bedensel, zihinsel ve duygusal anlamda merkezlerinde ve akışta hissetmelerine yardımcı olmayı amaçlayan kapalı bir paylaşım grubudur.

Kontak Doğaçlama, Skinner Releasing, Feldenkrais, Alexander Teknik, Deneyimsel Anatomi çıkışlı somatik çalışmalar gerçekleştireceğiz. Bedenimize ve çevremizle olan fiziksel ilişkilerimize odaklanırken, farklı sanat disiplinlerinin dillerine başvurarak da duygu ve düşüncelerimize ulaşmaya, kendimize bir çeşit ayna tutmaya çalışacağız. Ve bütün bunları hepimiz, kendi birikimlerimizi dilediğimiz kadar paylaşarak gerçekleştireceğiz.

Kendimizi ifade etmenin yollarını araştırmayı planladığımız bu grupta psikologlar, beden terapistleri, dansçılar ve dans etmek isteyen, dansı bir ifade aracı olarak kullanmak isteyenler var. Tek katılım koşulu; ciddi bir şekilde neşeli, neşeli bir şekilde ciddi olmaya açık ve hazır olmak!

Amaç, 10 hafta boyunca birlikte “gelişigüzel” bir 3 saat paylaşmak; yani spontanlığımızı, yaratıcılığımızı, mesleklerimize bakış açılarımızı geliştirecek “güzel” bir vakti “içimizden geldiği” şekilde geçirmek. Bilgilerimizi, deneyimlerimizi, yaşadıklarımızı paylaşırken; bedenlerimizin sağlıklı ve güvenli bir devinim içerisinde olmasını, zihnimizin de kendi için anlamlı bir yer bulmasını birlikte mümkün kılmak…

Çalışma, Çarşamba akşamları 19:00 -22:00 aralığında;

15 Şubat- 18 Nisan, 2012 tarihleri arasında olacak.

Çalışma’nın moderatörü Defne Erdur’dur; ancak süreçte katılımcıların farklı çalışma önerileri olursa değerlendirilip çalışmaya entegre edilebilecektir.

Grup kapalı bir grup olacağı için devamlılık önemlidir. Ayrıca haftalık katılım olamayacaktır.”

Bu çalışmalar sonunda katılımcıların verdiği geri bildirimler ve benim şahsen edindiğim tecrübe Sanatta Yeterlik tezim çerçevesinde denel işlem öncesi dönem olarak isimlendirdiğim 2013-2016 yıllarındaki Kontak Doğaçlama Türkiye çalışmalarına temel oluşturmuştur.[9]

Global Underscore Solistice

Kontak Doğaçlama ve serbest doğaçlama’yı skor ve kompozisyon yaklaşımlarıyla harmanlayan Nancy Stark Smith’in Underscore çalışması, 2002 yılından beri gelenekselleşerek her yılın en uzun günü yaklaşırken “Global Underscore Solistice” olarak dünyanın her yerinde aynı anda 4 saat boyunca dans ediliyor. Nancy ile direk çalışmış ve Underscore’u öğrenmiş eğitmenler yönetiyorlar bu buluşmaları.

2012 Haziran ayında ise “gelişigüzel” katılımcıları, geçen dönemlerde ÇATI’da jamlere katılan Kontak Doğaçlama severler ve o dönem Prof. Şebnem Aksan ile birlikte MSGSÜ Çağdaş Dans ASD’ında organize ettiğimiz Skinner Releasing atölyesine katılan dansçılar ile birlikte Underscore jam’i gerçekleştirdik.[10] O dönemki Skinner Releasing ve alçak trapez hocamız Nathen Drydan ile birlikte kolaylaştırıcılığını üstlendiğim bu etkinlik; tüm dünya Kontak Doğaçlama dansçılarının aynı anda dans ettiği uluslararası Global Underscore Solistice organizasyonun parçasıydı.[11] Ancak Türkiye’de gerçekleşen ilk Underscore çalışması bu değildi. Bu özel Kontak Doğaçlama jam skoru Türkiye’de ilk defa yaratıcısı Nancy Stark Smith tarafından Transit Festival kapsamında 2010 yılında Kapadokya’da paylaşıldı.[12] 2012 Global Underscore’umuz ise yine Nancy Stark Smith ile birlikte 2010 yılında bir video sunum ve söyleşi gerçekleştirdiğimiz[13] MSGSÜ Şebnem Selışık Aksan Sahnesi’nde yer aldı.

ÇATI-TAL Ortak Mekan, “küçük dans”

Haziran 2012’de Global Underscore’u MSGSÜ’de gerçekleştirmemizin ardından Temmuz 2012’de ÇATI, (TAL) Tiyatro Araştırma Laboratuvarı ile paylaşacağı Tophane’deki yeni mekanına taşındı ve Ekim 2012’de pazarları düzenli olacak şekilde jamlere yeniden başladık.[14] Yeni yerimizde pek çok hareket araştırması, dans ve performans odaklı çalışmanın yanısıra yine Kontak Doğaçlama jam’leri, bir kaç atölye ve bizlerin paylaşımlarına yer açtık.

2013 Haziran’ına geldiğimizde Global Underscore’a yeniden katılarak kolaylaştırıcılığı üstlenmeye karar verdiğimde istanbul’daki olaylar yüzünden Global Underscore hazırlık atölyesini iptal etmek zorunda kalmıştık.[15] O yıl fiziksel tiyatro ve meditasyon çalışmalarımın; politik ve sanatsal ihtiyacımın beni getirdiği noktada süregiden bir proje olarak tasarladığım “dualar arasında – hiçbirşey yapmadan”[16] başlıklı işimi yine Kontak Doğaçlama temellerinden; Steve Paxton’un “küçük dans”ından çıkış alarak gerçekleştiriyordum. Şubat ayında radyo performansı ile başlayan seri, Mart ayında ÇATI-TAL ortak mekanda Pınar Selek adına gerçekleştirdiğim “küçük dans”, Nisan’da Adalet Sarayında ve Mayıs ayının son günü Taksim Meydanı’nda yerini aldı. Gerçekleştirdiğim bu performans serisinin Mayıs ayağı; Cumhuriyet caddesine taşınmak ve tek başına gerçekleştirdiğim bu “duruş” kalabalıklara karışmak durumunda kalmıştı. Global Underscore’un da yaklaştığı günler olduğu için organizatörlerinden Brandin ile de iletişimdeydik. O hafta İstanbul olaylarını geride bırakarak Budapeşte’ye bir eğitmen toplantısına katılmak durumunda olduğum ve süreci tam da geride bırakmak mümkün olmadığı için Budapeste’de bir sunum ve bir Barış jam’i[17] düzenliyordum. Bu jam “dualar arasında – hiçbirşey yapmadan” işimin Haziran ayağını da oluşturacaktı. Jam her Underscore’da olduğu gibi “küçük dans” ile başlayacaktı. Ancak bu etkinliği gerçekleştirmek üzereyken aldığım haber ile çağrımın boyutu değişti. Bu etkinliği; Taksim Meydanı’nda benim “duruş”umu bırakmak zorunda kaldığım noktada, benden 2 hafta sonra durmayı başaran -ÇATI ekibinden meslektaşım- Erdem Gündüz’ün gerçekleştirdiği “duruş” ve takip eden olaylarla ilişkilendirerek gerçekleştirmek yerinde olacaktı. Budapeşte Barış Jam’i benim sözlü sunumum ve süreci aktarışımın ardından –Underscore’da, benim performansımda ve Erdem’in “duruş”unda da olduğu gibi– katılımcıların gerçekleştirdiği “küçük dans” ile devam etti ve gerçekleştirdiğimiz Kontak Doğaçlama danslarıyla sonuçlandı.

Bu gelişmelerden haberdar olan Global Underscore koordinatörü Brandin ile süregiden iletişimde bir hafta sonra İstanbul’da gerçekleştireceğimiz Global Underscore için bir paylaşım fikri oluştu. Kendisiyle yazışmalarımız sonucunda eski hocalarım Nancy Stark Smith ve Claire Filmon’u da yazışmaya ekleyerek bir çağrı maili attım: O yaz, tüm Kontak camiasına Global Underscore’un “küçük dans” açılışında Türkiye ve barış için “durma”yı önermelerini rica ettim. Ve sonuçta onların da onayı ile Brandin’ın yayınladığı bir çağrıyı[18] takiben İstanbul’da ÇATI-TAL ortak mekan’da gerçekleştirdiğimiz 2013 Global Underscore’unun açılışındaki “küçük dans” sırasında, dünya’nın dört bir yanında tüm Kontak Doğaçlama dansçıları bizimle birlikte Türkiye ve barış için “durdu”lar ve sonra Kontak’a geçtiler.

Gerçekleştirdiğimiz bu anlamlı buluşmadan sonra yıllardır içinde festivaller, atölyeler ve eğitmen buluşmalarına katılarak yer aldığım global Kontak Doğaçlama camiasının bu zorlu dönemdeki desteğini –belki de Türkiye’deki pek çok meslektaşım ve yakınımdan daha fazla– hissetmek beni daha da kampçıladı. Ve ÇATI’da sürdürdüğümüz Kontak Jam’lere ve atölyelere hız kazandırmak ve Sanatta Yeterlik tezim çerçevesinde denel işlem öncesi dönem olarak adlandırdığım atölye çalışmalarına yer vermek ve de Kontak Doğaçlama Türkiye insiyatifini gerçekleştirmek üzere harekete geçtim.

ÇATI’daki meslektaşlarımla bundan sonra daha düzenli ve yapılandırılmış çalışmalar yapmanın hem Kontak Doğaçlama alanına, hem de Aralık 2013’te bu kez de kentsel dönüşüm kurbanı olarak yine mekan değiştirmek zorunda olacak olan ÇATI’nın yeni yapılanma sürecine destek olabileceğine inancımı paylaştım. O dönemde bu düşüncelerime ortak olan pek çok üye ve gönüllü eğitmen arkadaşların[19] da değerlendirmeleri ile 2012’de deneyimlediğim ve olumlu etkilerini gözlemlediğim gelişigüzel atölye/ders formatını ÇATI’da uygulama konusunda hemfikir olundu. Kasım 2013’den itibren de bu atölyeleri pazar günleri düzenli olacak şekilde hayata geçirmeye başladım.

Kontak Doğaçlama Türkiye

Kontak Doğaçlama’nın bağımsız olarak da İstanbul’da ve Türkiye’de yayılması gerektiğine inancım her geçen gün artmıştı. Son dönemde gözlemlediğim ve şahsen deneyimlediğim üzere; psikolojik açıdan zorlu bir dönemden geçen, sosyal anlamda da yeni bir yapılanma ihtiyacını geçen süreçte ve devamında parklarda toplanarak fikir, yemek ve sanat paylaşımları gerçekleştirerek belli eden genç İstanbulluların da böylesi bir çalışma ve getirilerinden faydalanabileceği fikri ağır basmaktaydı.

Artık düzenli buluşan ve alanı kolektif olarak birlikte tutabileceğimiz, daha pek çok kişiye Kontak Doğaçlama’yı ve eşitlikçi ve grup içinde her bir bireyin özgün varlığını kutlayan, farklılıklara ve kişisel alanlara saygı gösteren, işbirlikçi, yaratıcı yaklaşımlarını ulaştırabileceğimiz bir ekibin, kolektifin oluşmasına duyduğum özlem beni bağımsız bir iletişim ve etkileşim alanına da çekti.

Ağustos ayında artık Frankfurt’ta yaşayan, 2010’da Transit Festival’de Nancy Stark Smith’in atölyesine katılan sayılı Türkiyeliden[20] biri olan Fahri Akdemir ile buluştuk. Kendisi paylaşmayı denemek istediği başlangıç seviye bir Kontak Doğaçlama atölyesi için danışmanlık istiyordu benden[21]. Bu buluşmada kendimizi “Türkiye’de Kontak Doğaçlamayı nasıl geliştirebiliriz?”e dair de birlikte kafa yorar bulduk. Jam’lerin yanısıra atölyelerin artması gerektiği konusunda, kendi yurt dışı deneyimlerine de dayanarak, hemfikirdi Fahri de benimle. Geçen yıllarda da Angela Dony ve Kurt Koegel’in ÇATI’da verdiği atölyelerin organizasyonunda da ön ayak olmuştu zaten kendisi. O gün ve uzaktan da olsa devam eden günlerde Fahri’nin desteğini hissetmek bana her zaman iyi gelmişti ve gelecekti. Kontak camiasının Türkiye’de gelişmesi için elinden geleni yapmak istediğini o zaman da belirtti. O anda kulağıma o yaz Viyana’da ImPulsTanz festivalinde birlikte çalıştığım Martin Keogh’un sözleri geldi:

“Ama Defne, bir camiayı tek başına yaratamazsın ki!” demişti. “Seninle benzer ihtiyaçlara, önceliklere ve vizyona sahip yoldaşların olmalı. Sadece dans etmek değil, plan ve program yapmak, birlikte düşünmek, konuşmak tartışmak gerek”.

Daha sonra yine ÇATI’da kolaylaştırıcılığını yaptığım bir Jam’e uzun bir aradan sonra gelen –eski ÇATI üyelerinden ve yine 2010’da Transit Festival’de Nancy Stark Smith’in atölyesine katılan sayılı Türkiyeliden– Veysel Özdemir ile gerçekleştirdiğimiz keyifli bir dansın ardından, kendisine neden daha sık jamlere gelmediğini sorar buldum kendimi. Veysel de bu soruyu kendi kendine hep sorduğunu söyledi. Ve yurt dışında katıldığı jamler ile buradaki jamler arasındaki farklardan ve burada neler olsa, nasıl olsa kendini daha bu ortama çekilir hissedeceğinden bahsetmeye başladı. Martin Keogh’un sözleri yeniledi kendini:

“Seninle benzer ihtiyaçlara, önceliklere ve vizyona sahip yoldaşların olmalı.”

“Seninle buluşup daha detaylı bir konuşalım Veyselcan…” dedikten sonra dans alının kutsallığına ihanet etmeden sözü kısa kestik. Takiben Eylül başında Veysel’e bir toplantı teklif ettim. Hayallerimizi, vizyonumuzu, hareket planlarımızı paylaştık. ÇATI’da süregiden çalışmalar ve ötesinde nasıl bir yön almak arzusunda olduğumu, bu çalışmalardan ayrı olarak hali hazırda tecrübesi olan ilgili kişilerle bir seviye geliştirme çalışma grubu başlatmak istediğimi paylaştım kendisiyle. O da İstanbul’daki farklı dans camialarından –tango ve lindy hop gibi- tecrübelerini aktardı. ÇATI ve ÇATI dışından kişilere nasıl ulaşabileceğimize dair planlar programlar hayal ettik. Şahsen son yıllarda dökümantasyon üzerine odaklandığım[22] ve dökümantasyonun bilgi edinme, bildiğini algılama ve bilgi aktarma adına önemli bir araç olduğuna inandığım için; Türkiye’de Kontak Doğaçlama bilgi dağarcığını geliştirmek adına bir internet sitesi de açmak istediğimi belirttim. Halihazırda var olan yabancı yayınların yavaş yavaş Türkçe’ye aktarılmasına başlayabilir, gerçekleştirdiğimiz çalışmaların notlarını paylaşabilir, etkinliklerimizi duyurabilirdik böylece. Veysel de artık tüm internet sitelerine facebook üzerinden ulaşılmaya başlandığını ve bilgi alış verişi ve duyurular için facebook grup ve sayfalarının geçerli olduğunu hatırlattı. 21inci yüzyılda artık iletişimin online ve offline dengesinin önemine dair bir çok yazı okumuştum reklam yazarlığı yaptığım dönemde. Ayrıca kurumsal alanda işbirlikçi bir kültür oluşturmanın önemine dair de bir iki kitap ve makale geçmişti elime Sağlık ve Eğitim Vakfı yönetim kurulunda yer aldığım dönemlerde.[23] İşbirlikçi ve birlikte hareket edebilen bir topluluk oluşumu için farklı kanallardan iletişimin önemine dair de fikirlerim vardı. Şimdi kurumsal hayattan çok farklı bir çerçeve içinde olsam da edinmiş olduğum bu bilgilerin dans ve hareket eğitmenliğimde, genel olarak öğrenime dair bakış açımda ve oluşturmaya çabaladığımız Kontak Doğaçlama Türkiye Camiası üzerinde büyük etkisi olduğunu görüyorum. Ancak yaptığım paylaşım ve seçimleri rekabetçi değil işbirlikçi bir yaklaşımda; tüm fiziksel, zihinsel ve duygusal varlığımla devam edebilmemin arkasında da aralıksız Kontak Doğaçlama pratiği içinde yer alıyor olmak olduğunu düşünüyorum..

Sonuçta Eylül 2013 başında Veysel ile birlikte bu işe baş koymaya karar verip aramızda şöyle bir iş bölümü yapıp ayrıldık. Ben www.ci-turkey.org adresini alarak bir web sitesi tasarlamaya giriştim, Veysel ise 17 Eylül 2013 itibariyle Kontak Doğaçlama Türkiye facebook grubumuzu kurmuştu, 6 Ekim’de de sitemiz açıktı. Sürekli bilgi alış verişi içerisinde her iki mecrayı da kısa zamanda geliştirdik.

Kontak Doğaçlama Ayçekirdek Ekibi ve Atölyeler

Ben bir yandan da daha önce benimle çalışmış, özellikle de Kontak Doğaçlama’ya yatkınlığı olan dansçı dostlarımdan bazılarına seviye geliştirme çalışmalarına davet niteliğinde haberler uçurmaya başladım. Ve çok kısa bir süre içerisinde Nilay Arıöz, Zeki Engin Çolak, Esra Yurttut, Dicle Doğan, Fahri Aydemir, Veysel Özdemir ve benden oluşan bir çekirdek ekibimiz vardı artık. Hemen rahatça iletişim kurmak ve kendi aramızda rahat bilgi alışverişi sağlayabilmek adına Veysel yine bir kapalı facebook grubu da oluşturdu. Çalışmalarımızın tarihlerini, içeriklerini buradan planlayıp, siteye aktarmak üzere çalışma notlarımızı, tercüme edebileceğimiz makaleleri de buradan paylaşıyor ve bir ön değerlendirmeye de çalışıyorduk. Bu ekiple 2013 sonuna kadar toplam 7 çalışma gerçekleştirdik birlikte[24]; kendimize Kontak Ayçekirdek takma adını takarak. Bu süreç içerisinde ÇATI’da da pazarları Kontak Doğaçlama jam’lerinden önce yer alacak atölyelerimin takvimini de birlikte belirledik ve detayları ÇATI ekip ile paylaştıktan sonra facebook duyurularını da hem ÇATI facebook sayfasından hem de Kontak Doğaçlama Türkiye facebook grubundan gerçekleştirdik.[25]

O arada ben bir de ÇATI dışından Girne Amerikan Üniversitesi ile anlaştım ve onların Beşiktaş’taki dans stüdyolarında da bir seri atölye planladım. Ayçekirdek ile bu planları da paylaştıktan sonra cumartesileri de bu atölyeler başladı. Veysel ve Zeki Engin’e bu iki atölyede bana asistanlık yapmalarını teklif ettim. Veysel ÇATI atölyelerinde, Zeki Engin GAU atölyelerinde asistan oldu.[26]

Böylece ben kendi uygulamalarımı aktarırken onlar da aktarım sürecini gözlemleyerek eğitim yaklaşımımı yakından takip edebilirler, dilerlerse bu yaklaşımın detaylarını benimle tartışabilir ve geribildirim verebilirlerdi, hem de çalışmaların notlarının toparlanmasında ve tercümesinde bana yardımcı olabilirlerdi. Oldular da. Bir yandan da derslerde ihtiyaç oldukça fiziksel olarak da destek verdiler. Kontak Doğaçlama alanında yeni katılımcılara oranla daha uzun süredir bulundukları, bu alanda odaklı ve düzenli çalışmaya devam ettikleri için; derslerde ve jamlerde yeni öğrenen bedenlere bilgilerini kendi bedenleri ile aktarma noktasında aktif rol almaları da çok önemliydi. Gerektiği kadar sözlü aktarıma ben eğitimlerde yer veriyordum, fiziksel egzersizlere onların dahil oluşu ile de hem görsel hem kinestetik açıdan bir aktarım söz konusu olabiliyordu. Ki bu son nokta tüm Ayçekirdek ekibi için de geçerliydi ve ilk toplantımızda buna özen göstermeye karar vermiştik: Olabildiğince kendi çalışmalarımız haricinde de jam’lere düzenli katılıp farklı bedenlerle etkileşime geçerek bilgi aktarabilecek; kendimizin ve camiaya yeni katılmakta olan dansçıların öğrenme süreçlerini bu şekilde zenginleştirebilecektik. Tabi ki bu bizim daha iyi olduğumuz anlamına kesinlikle gelmiyordu. Sadece araştırdığımız, üzerinde çalıştığımız odakları aktarmak, aktarırken de birlikte gelişmek anlamına geliyordu.

Herkes dahil olabildiği kadar olabildiği zaman destek atmaya gönüllüydü, ancak yine başı Veysel ve ben çekiyorduk. Nilay ise yoğun olarak ÇATI’nın yeni yapılanma sürecini sistematik bir şekilde yürütebilmemiz için çabalıyordu. Tüm ÇATI gönüllü ekibi olarak herkes her zamanki gibi herşeyin ucundan tutmaya çalışıyordu ancak bir dönem Nilay orada başı çekmek, dosyalama, programlama ve duyuru işlerini koordine etmek durumunda kalmıştı. Ben düzenli atölyeler ve üyelik sisteminin yerleşmesi için destek veriyordum, bir yandan da Kontak Doğaçlama Türkiye internet sitesinin içeriğini toparlamaya çabalıyordum. O dönemde Veysel tercümelere girişti, ben notların derlenmesine. Bir yanda da gelecek planları derken o arada Ahu Sıla Bayer ve Boğaziçi Üniversitesi Çeviri Bölümünden öğrencisi Zeynep Koca imdadımıza yetişti. Kontak Doğaçlama Kaynak Kitabı’ndan seçtiğimiz bazı makaleleri bize tercüme etmeye başladı Zeynep. Karşılığında da atölyelerime katılabilecekti. Bir kaç makale sonra bu proje yarıda kaldı ancak armağan ekonomisi şeklinde bir alış veriş fikri baki kaldı. Şansımıza atölye katılımcılarından Müge Çavdar çok yetenekli, profesyonel bir tercümandı ve şu anda internet sitemizde bulunan pek çok yazının tercümesini o gerçekleştirdi. Zaman içerisinde, benzer bir yaklaşımla, ders notlarının derlenmesi işini de katılımcı öğrencilere aktarmaya başlayacaktım.[27] Dicle kendi projeleri yoğunlaştığı için bir süre alandan uzak kaldı. Esra başta GAU atölyelerine gelebildiyse de daha sonraları o da kendi proje ve eğitimlerinin yoğunlaşması sebebiyle uzak düştü.[28]

Çalışmalara katılım ilk atölyeden itibaren çok etkileyiciydi. Tanıtım ve duyurular ve dökümantasyon etkili olmuştu. Daha önce ÇATI’da görmediğimiz pek çok kişi hem Kontak Doğaçlama’ya katılıyor hem de ÇATI’ya üye oluyordu. Belirlediğimiz iki hedefe de ulaşıyorduk. Bir senenin sonunda atölyelere katılan kişi sayısı 15/20 kişiden 40 kişiye çıkmıştı. Ve çoğunluk çalışmalara düzenli katılıyordu. 2015’te 39’uncu doğumgünüme denk gelen Kontak Doğaçlama atölyem ve devamındaki jam’de sembolik bir şekilde toplam 39 kişi vardı[29].

Düzenli Jam’ler ve Kontak Lab’ler

O güne gelene kadar şahsen İstanbul’da olduğum dönemlerde ben atölyeleri gerçekleştirmiştim, Pazar jam’lerini açmıştım. Derslerden sonra jam’e geçiş rahat oluyordu. Ancak yine bir ÇATI ekibi toplantısında; jam öncesindeki atölyeye girmeden sadece jam’e gelenler entegre olmakta zorlanabilir ve direk jam’e girmek farklı bir deneyim olacaktır düşüncesiyle, programa bir de Çarşamba akşam jam’leri koymaya karar vermiştik. Jam’lerin ne olduğuna dair bir açıklama yazısını da ci-turkey.org sitesinden yayınlamıştık şu şekilde:

“Yönlendirilmiş kısa bir ısınma, bir odak noktasının hatırlatılması ile başlayan CI Jam’ler herkesin dilediği gibi dans ettiği, mekanı beden ve hareketlerini paylaştığı, birbirini izlediği, dinlediği ve bu şekilde birbiriyle enformal yollarla bilgi alış verişine devam ettiği dans buluşmalarıdır. Hareketler aracılığıyla fiziksel diyalogların, dans sohbetlerinin yer aldığı toplantılardır.

Katılımcılara dans formunu, fikirlerini, kendi Kontak Doğaçlama dağarcıklarını geliştirmeleri adına zaman ve alan açmayı hedefleyen Jam sessionlar aynı zamanda dansa, araştırmaya açık kişilerin bir topluluk/komünite oluşturmaları ve birbirlerini her alanda desteklemeleri için de değerli buluşma ortamlarıdır. Dans alanında paylaşılanlar, dansın doğası gereği bireylerin birlikte sözel ve hayata dair paylaşımlara da devam etme isteğini uyandırır. Kontak Doğaçlama atölyelerinde de önemle yer alan sözel paylaşım zamanları, jam sonrası sosyal paylaşımlara da yansır.

Bu dansın ve jam buluşmalarının en önemli ve değerli özelliği ise her beden yapısı, şekli ve kapasitesinden insanları bir araya getirmesi, birleştirmesi, buluşturması ve eşit görmesidir.

Katılımcılara dans formunu, fikirlerini, kendi Kontak Doğaçlama dağarcıklarını geliştirmeleri adına zaman ve alan açmayı hedefleyen Jam sessionlar aynı zamanda dansa, araştırmaya açık kişilerin bir topluluk/komünite oluşturmaları ve birbirlerini her alanda desteklemeleri için de değerli buluşma ortamlarıdır. Dans alanında paylaşılanlar, dansın doğası gereği bireylerin birlikte sözel ve hayata dair paylaşımlara da devam etme isteğini uyandırır. Kontak Doğaçlama atölyelerinde de önemle yer alan sözel paylaşım zamanları, jam sonrası sosyal paylaşımlara da yansır.”

Pazar jam’leri de Çarşamba jam’leri de dolu dolu geçmeye başlamıştı Ocak ayına geldiğimizde. Kışın benim olmadığım dönemde ise ilk atölyelere çok düzenli katılan ve jam’leri de hiç aksatmayan yeni çekirdek bir ekip gelişmişti[30] ve bu ekip Veysel, Nilay ve Zeki Engin’in kolaylaştırıcılığında çalışmaya, oynamaya, araştırmaya devam etmişti jam’lerde. Bu dönemde jam’lerde dikkat edilmesi gereken noktaları da yine bir tercüme metin ile internet sitemizden paylaşmıştık ve jam’e girişe dair tüyoların olduğu bir videoya da yer vermiştik. [31]

2014 ilkbahar ve sonbahar dönemleri ise yeni başlangıç seviye atölye açtığımız ve ilerleyen ekip için de temalı kısa atölyeler organize ettiğimiz dönemler oldu. Her iki dönemde de yurt dışından genç eğitmen arkadaşlarımı istanbul’a davet ederek, o zamana kadar sadece benimle çalışabilmiş olan yeni katılımcıların farklı hocalarla da çalışmalarına fırsat yaratmış olduk. Ara ara da Underscore atölyesi gerçekleştirerek jam’lere dair ayrı bir farkındalık yaratıyorduk.[32] Jam açılışlarında kolaylaştırıcılık konusu da gündemimize geliyordu dönem dönem. Kısa bir giriş önemli oluyordu alan algısını, birlikteliği vurgulamak açısından.

2014’ün sonuna yaklaşırken bazı katılımcılar yurt dışına çıkmış, farklı festival ve dans camialarında Kontak Doğaçlama çalışmışlardı. Aynı benim de 2007 yılında döndüğümde orada yaşadıklarımı paylaşmaya can attığım gibi onlarda da bir hareketlenme hissederek ve daha çok kişinin paylaşım gerçekleştirmesini özendirmek[33], gelecekte Türkiye’den daha çok eğitmenin hem yurt içinde eğitimler vermesi hem de yurt dışında gerçekleşen Kontak Doğaçlama eğitmen buluşmalarına katılarak kendilerini geliştirebilmesi gibi bir hayal ile yeni bir önerim oldu[34]: “Ekim ve Kasım aylarında 2 Çarşamba jam’inin kolaylaştırıcılığını laboratuvar şeklinde paylaşım gerçekleştirmek isteyen katılımcılar gerçekleştirsin, küçük laboratuvar çalışmaları şeklinde jam’e geçiş ısınmaları yapsınlar.” Hem ÇATI ekip hem de Kontak Doğaçlama müdavimleri bu teklife sıcak baktı ve Fahri Ayberk Bağcı, Veysel Özdemir, Gülşah Soyluer, Zeki Engin Çolak “Kontak Lab” ismini verdiğimiz bu çalışmaları yönettiler.[35] Bu ekip’ten Veysel 2015’te ilk Kontak Doğaçlama atölye denemesini de gerçekleştirecekti,[36] Zeki Engin ise Karanlıkta Dans[37] adlı atölyesini yine ÇATI’da kurgulayacaktı, Fahri Ayberk Bağcı ise atölye koordinasyonunda aktif sorumluluk almaya başlayacaktı. Kontak Lab buluşmaları ÇATI’da devam etmedi ancak ilk deneme sonucunda alan içinde sorumluluk almaya başlayanlar daha da aktif olmaya başlamış oldu.

MSGSÜ Çağdaş Dans ASD İşbirliği ve Kontak Doğaçlama

2012 yılında ilk dönem Sanatta Yeterlik araştırma ve uygulama çalışmalarım süresince Lisans 2 seviyesinde gerçekleştirdiğim Repertuvar çalışmalarında da Kontak Doğaçlama prensipleri ve pratikleriyle çalışmıştım. Dönem sonu değerlendirmelerinde eski bölüm başkanımız, danışmanım Prof. Şebnem Aksan’ın yanı sıra dönemin bölüm başkanı Prof. Aydın Teker ve Araştırma Görevlileri İlkay Türkoğlu ve Şebnem Yüksel tarafından olumlu geri bildirimler almıştım. Öğrencilerdeki fiziksel ve performatif duruşa dair gözlemledikleri gelişimler doğrultusunda bu alanda ayrıca bir ders açmanın verimli olabileceğini düşündüklerini paylaşmışlardı. 2013-2014 Kış döneminde düzenli Kontak Doğaçlama dersleri MSGSÜ Çağdaş Dans ASD’ının Lisans 2 doğaçlama ders müfredatında yerini aldı. Şahsen verdiğim bu düzenli dersler 2014-2015 yılında da Lisans 2 ve Lisans 4 müfredatlarında tekrarlandı.[38]

2015 senesi ise MSGSÜ Çağdaş Dans ASD ve ÇATI’nın Kontak Doğaçlama özelinde işbirliğine gittiği bir sene oldu. Bu sene ÇATI’ya davet ettiğimiz pek çok yabancı eğitmenin atölyeleri Çağdaş Dans ASD mekan desteği ile MSGSÜ Bomonti kampüsünde, Şebnem Selışık Aksan sahnesi veya dans stüdyolarında gerçekleşti. Ve pek çok özel jam’i de bu işbirliği çerçevesinde bu sahne ve stüdyolarda gerçekleştirdik[39].

Farklı Mekan ve Stüdyolarda Kontak Doğaçlama

ÇATI programında Kontak Doğaçlama’ya 2 sene boyunca çok yoğun yer açılmasını takiben, 2015 bahar dönemi sonunda bir süre atölyelerin azaltılmasına ve çalışmalara sadece haftada iki gerçekleşmeye devam edecek jam’ler ile devam edilmesine ve farklı atölyelere ve çalışmalara yer açılmasına karar verilmişti. Ancak üyelerden ve yeni heveslilerden gelen talepler sadece jamlerin yeterli olmadığını gösteriyordu. Bu doğrultuda farklı mekan ve stüdyolarda atölye ve tanıtım derslerine devam etmek anlamlı olacaktı. 2015, Fahri Ayberk Bağcı’nın atölye koordinasyonlarında düzenli olarak asistanlık yapmaya başladığı döneme de denk geliyordu. Kendisinin de yardımlarıyla Nefess Yoga[40], Dancentrum, Atölye İstanbul ve Çıplak Ayaklar Kumpanyası’nın stüdyolarında 2015 yılı sonuna kadar ve 2016 boyunca da yoğun atölyeler gerçekleştirildi. Sanatta Yeterlik tez araştırmam çerçevesinde gerçekleştirdiğimiz inziva ise Bolu Mengen’de Hindiba Doğaevinde oldu ve yerel halka da küçük bir sunum aracılığı ile Kontak Doğaçlama tanıtıldı. Bu süreçte Erdem Gündüz’ün ÇATI’da gerçekleştirdiği kendi çağdaş teknik derslerinde daha önceki yıllarda da dönem dönem gerçekleştirdiği üzere Kontak Doğaçlama çalışmalarına da yer verdiği gözlenir.

Bolu İnzivası’ndan önce, Sanatta Yeterlik çalışmam kapsamında denel dönem öncesi –Ayçekirdek ekibinin 2013 yılında kısa süren seviye geliştirme çalışmalarının devamı niteliğinde– ElimSende Derneği stüdyosunda laboratuvar çalışmaları yapılmaya yeniden başlanmıştı. İnziva sonrasında ise Dilek Üstünalan, Hakan Demirtürk, Hazal Kaya ve Fahri Ayberk Bağcı’nın katılımlarıyla 2016 Şubat ve Mart aylarında “Kolaylaştırıcılık Üzerine Araştırma Çalışmaları” gerçekleştirdik ve Kontak Lab’ler farklı bir boyut kazandı. Bu çerçevede ElimSende stüdyosuna ek olarak Kadıköy’de ÇADIR gibi yeni bir mekana da Kontak Doğaçlama giriş yapmış oldu.

Bu çalışmalar sonucunda Hakan, Dilek, Hazal ve Ayberk Viyana’da gerçekleşen uluslararası çağdaş dans festivali ImPulsTanz’da Kontak Doğaçlama odaklı çalışmalara Kontak Doğaçlama Türkiye bursu[41] ile katılma fırsatı elde ettiler ve orada Reflex Outreach gönüllüsü olarak çalışarak atölyelere katıldılar. 2016 Eylül ayı itibariyle Hakan ve Dilek İstanbul’da, Hazal da yeni taşındığı Ankara’da aktif olarak jam kolaylaştırıcılığı yapmaya başlamıştır. Ayberk ise yurt dışında festivallere katılmaya devam etmektedir.

Çanakkale’de ise 2016 başından itibaren orada yaşamaya başlayan ilk seviye paylaşım grubu Ayçekirdek ekibinden Esra Yurttut, Aralık ayında Ece Ayhan Kültür Merkezi’nde Kontak Doğaçlama dersleri vermeye başladığını müjdelemiş ve o zamandar beridir de Çanakkale’de çalışmalarına devam etmektedir.[42]

Açık Alanlarda Jam’ler

Jam’ler, paylaşımlar ile başlayan ve daha sonra ders ve atölyelerle devam eden Kontak Doğaçlama Türkiye serüveninde ara ara açık alanlarda da bu dansı pratik etmek isteyen bireyler olmuştur. Ancak ilk yıllarda teknik olarak henüz dansın inceliklerine vakıf olmadan bu dansların kamusal alanda icra edilmesini sakıncalı gördüğümü; hem sağlık, hem estetik açıdan problemli olabileceğini vurgulamak bana düştü. Evet parke zemin ya da dans muşambası döşeli stüdyolarda çalıştıktan sonra birden çim ya da beton zeminde bu dansı icra etmek riskli olabilirdi. Eklemlerde zorlanmalar olabileceği gibi, ani düşüşlerde sakatlanmalar olma olasılığı yüksekti. Bir başka dikkat noktası ise, estetik olarak farklı algılanma riski oluşuydu. Yeni başlayanlar ağırlık paylaşımı ve eşe güveni öncelikle yer çalışmalarıyla öğrendiğinden ilk yıllarda yer seviyesinde gerçekleşen danslar daha çoğunlukla olur. Ve dans stüdyosu çerçevesinin dışına çıktığında yerde birbilerinin üzerlerinde yuvarlanan insanların görüntüsü farklı yorumlara gebe olabilirdi. Teknik geliştikten sonra yerde yuvarlanmaların da estetiği dönüşür ve çağdaş dans içinde yorumlanan formlar oluşur. Bu yüzden ilk sene, bir “yasak” koymasak da bu düşüncelerimi hareretle paylaşmaktaydım. Ancak ne zaman ki danslarımız gelişmeye ve Kontak Doğaçlama Türkiye insiyatifine dahil olan kişiler birlikte stüdyo dışında daha çok sosyalleşmeye ihtiyaç duymaya başladı, o zaman açık alanlara doğru hareket rahatladı. 2014 yazından itibaren ara ara Maçka Parkta, bazen Moda Sahil’de piknik jam’ler, 2016 yazında ise Burgazada’da ve Ankara’da Dikmen Vadi’de jam’ler gerçekleşti.

Kontak Doğaçlama Sunum ve Performansları

Transit Festival’in ilk yıllarında gerçekleşen doğaçlama performanslardaki ve Ocak 2007’de Akatlar Kültür Merkezindeki Doğaçlama Festivalinde Özerk Sonat Pamir ve Cumhur Kocalar ile birlikte gerçekleştirdiğimiz “Nasıl İstersen!” deki Kontak Doğaçlama anlarını saymazsak; Türkiye’de ilk Kontak Doğaçlama performansın Transit Festival’de 2010’da Kapadokya-Uçhisar’da peri bacaları arasında gerçekleşen halka açık Underscore Sunumu[43] olduğunu ifade etmek yanlış olmaz herhalde.

Ancak sahnede yer alan ilk Kontak Doğaçlama Sunumu MSGSÜ Çağdaş Dans ASD öğrencilerinin Nisan 2015’te organize ettiği 2. Sanatta Görünürlük Festivali’nde Kontak Doğaçlama Türkiye’nin bir etkinliği olarak gerçekleşti. İstanbul’da atölye gerçekleştirmek üzere bulunan Martin Keogh ile birlikte Fahri Ayberk Bağcı ve Zeki Engin Çolak ile paylaştığımız sahnede; Martin anlatıcı, Zeki Engin tercüman, ben ve Ayberk Fahri ise dansçılardık. 4.Duvar Kalkınca isimli bu sunumun ardından, yine bir halka açık paylaşım Sanatta Yeterlik tez çalışmasının ilk inzivası sonrasında Bolu – Mengen’de Ağustos 2015’te Hazal Kaya, Özge Karademir, Hakan Demirtürk, Sedef Gökçe, Fahri Ayberk Bağcı, Dilek Üstünalan, Wiam El-Tamami, Aydın Bayad ve benim tarafımdan gerçekleştirildi. Daha sonra gerçekleşen ikinci inziva İstanbul’da idi ve sunumu Aralık’ta Çıplak Ayaklar Kumpanyası sahnesinde yer aldı. 2016 başında ise artık ekip farklı kombinasyonlarda; yeni bir mekanda gerçekleştireceğimiz atölyelerden önce kısa bir hazırlık ile spontan bir sunum sergileyebilir duruma gelmişti.[44]

Notlar:

[1] Hutcheon. A Poetics of Postmodernism: History, Theory, Fiction, 87-104

[2] Cluj Napoca’da gerçekleşen Trans-Contact 2006 festivalinde kapanış günü 06.08.2006 da gerçekleştirdiğimiz söyleşiden. Festival ile ilgili detaylı bilgi için: http://www.trans-contact.ro/index.php?page=33

[3] Detaylı bilgi ve etkinlikler takvimi için http://www.catidans.net/

[4] İngilizce’de “community” kelimesine dilimizde pek çok kelime denk gelmektedir. Topluluk, camia, cemaat, ortaklık, müşterek tasarruf gibi farklı eşlikleri olabilecek bu kelimelerden camia kelimesini kullanmayı bu çalışma çerçevesinde uygun gördüm. Camia’nın İnglizcesine baktığımda “community”, “group”, “cirle”, “body” gibi eş kelimeler çıktı karşıma. Nitekim sırasıyla grup, çember ve beden/kitle olan karşılıları Kontak Doğaçlama içinde farklı yerleri olan kelimeler de. Cemaat kelimesinin dini ve politik çağrışımlarından da yalıtık kalmak ve sadece fiziksel, duygusal ve toplumsal bir birliktelikten dem vurmak, ortak hedefliliği ve maddi çıkar gözetmeksizin birlikte olan, fiziksel edimlerini, duygu ve düşüncelerini paylaşan ve birbiriyle kaynaşan insanları ifade etmek için camia kelimesini kullanmayı tercih ediyorum.

[5] Bugün bu tanım hala ÇATI jam’lerine çağrı metni olarak kullanılmaktadır.

[6] Ekinlik duyurusu için bkz: https://ozgurozkok.wordpress.com/2007/01/03/dogaclama-festivali-24-28-ocak-2007-akatlar-kultur-merkezi/

[7] Danny Lepkoff ile Nisan 2008’de buluşmamızda gerçekleşen bu paylaşımı Türkiye’de Kontak Doğaçlama’nın üzerine daha yapılandırılmış bir şekilde düşülmesi gerektiği inancımı perçinlemiştir ve 2013-2016 yıllarında gerçekleşen çalışmaların ve Sanatta Yeterlik araştırmamın hedeflerinin belirlenmesinde belirleyici olmuştur.

[8] Türkiye’de geliştirmeye yöneldiğim Kontak Doğaçlama eğitim yaklaşımımı şekillendiren ve belli prensipleri ön plana çekmeme sebep olan temeller tam da bu noktada kendini belli etmeye başlıyor; kişilerin kendi beden algılarını geliştirmelerinin önemi neredeyse her çalışmada kendini gösteriyordu.

[9] Bu grup özelinde nispeten işlemeyen grup dinamiklerine dair dikkat noktaları ise araştırma odağımda kalmaya devam etti ve çözüm arayışlarımı devam ettirmeme vesile oldu. Bugün gelişen Kontak Doğaçlama Türkiye İnsiyatifinin oluşabilmesi adına gözettiğim; bireylerin yatkınlıkları yönünde sorumluluk almasına, katılımcıların insiyatiflerine de yer veren ortak kararların alınıyor olmasına, iletişim ağlarının samimi ve kolektif olarak örülüyor olmasına, yönlendiricinin üstlenmek durumunda kaldığı öğretmen, terapist, akran olma durumunun hassasiyet noktalarına, geribildirim ve paylaşım çemberlerindeki dengelerin kollanmasının dinamikleri gibi pek çok noktaya ışık tutan bu sürecin pek çok açıdan aydınlatıcı ve yönlendirici olduğunu söyleyebilirim.

[10] Duyuru ve detaylar için Bkz EK A

[11] Global Underscore’un fikir annesi ise yine Transit Festival’de ağırladığımız Kontak Doğaçlama eğitmenlerinden Claire Filmon’dur. Etkinlikle ilgili detaylı bilgiler için : http://globalunderscore.blogspot.com.tr/p/what-is-global-underscore.html

[12] Bkz http://www.transit-istanbul.org/spip.php?article166

[13] Bkz. http://www.transit-istanbul.org/spip.php?article170

[14] https://www.facebook.com/catidans/ sosyal medya sayfasında 2011’den itibaren ÇATI’da gerçekleşen etkinlikler ve programlara ulaşabilirsiniz.

[15] Bkz EK B ve C

[16] Detaylar ve bu işin aşamalarına dair bilgileri edinmek için aşağıda yer alan bağlantıları inceleyebilirsiniz. Bu bağlantılardaki notlar taslak halindedir. Yakın gelecekte derlemesi tamamlanacak, Türkçe ve İngilizce olarak yayına hazır hale getirilecektir. https://inbetweenprayersintime.wordpress.com

[17] Etkinlik duyurusunu gerçekleştirdiğimiz TTT Budapest sayfası:

https://www.facebook.com/groups/592151394152187/permalink/592155797485080/

https://www.facebook.com/groups/592151394152187/

[18] Bkz. EK D. ve http://globalunderscore.blogspot.com.tr/2013/06/welcome-istanbul-with-seed-for-peace-in.html

[19] Bu konuda öncelikle birebir Mustafa Kaplan, Sevi Algan, Ömer Uysal, Şebnem Yüksel, Nilay Arıöz, Lerna Babikyan, İdil Kemer ve Sezen Tonguz gibi deneyimli arkadaşlarla gerçekleştirdiğimiz toplantılarda bilgi alışverişinde bulunmuştum. Son dönem toplantılarında tüm gönüllü koordinasyon ekibi ile de önerim paylaşıldığında herkes bir süre hafta içi derslerinin yanısıra atölyelere odaklanmaya sıcak bakmıştı. Yabancı hocalarla dönemlik gerçekleştireceğimiz atölyelerin yanısıra süregiden Kontak Doğaçlama atölyelerime de yer vermeye karar verdik.

[20] Bu noktada, diğer katılımcıların da kimler olduğunu belirtmek kendilerinden bazılarının daha sonra Kontak Doğaçlama Türkiye etkinliklerinde ve bu tez çalışmasında aktif rol alacak kişiler de oldukları göz önünde bulundurulduğunda yerinde olacaktır. Nancy Stark Smith’in 2010’da Transit Festival kapsamında Kapadokya’da gerçekleştirdiği States of Grace atölyesine Türkiye’den katılımcılar: Talin Büyükkürkciyan, Fahri Akdemir, Veysel Özdemir, Özge Karademir, İlkay Türkoğlu, Emrah Çakçak, Şebnem Yüksel, Merve Berkman ve Deniz Soyarslan’dır.

[21] Bkz EK E

[22] Bkz. Özgeçmiş : IDOCDE ve Editörlük görevim

[23] MARSHALL, Transforming the Way We Work: The Power of the Collaborative Workplace, DuFOUR, Schools as Learning Communities

[24] Bkz. EK 3.

[25] Bkz. EK 3.

[26] Türkiye’de Kontak Doğaçlama’yı geliştirmek ve yaygınlaştırmak üzere daha çok eğitmene ihtiyaç olacağı bilinciyle kendilerini biraz da kolaylaştırıcılığa yönlendirmek gibi bir fikir ile bu teklifi yapmıştım ve kendileri de bu fikre sıcak bakmıştı. Nitekim ikisi de bu süreçte ÇATI’da lab ve atölye oturumları yönettiler.

[27] Buradaki amacım öğrencileri farklı alanlarda sorumluluk almaya ve camiaya destek vermeye teşvik etmenin yanısıra not alma alışkanlığı edinmelerine de yardımcı olmak idi. Her bireyin yazılı not alarak bir yansıtma, değerlendirme, sindirme gerçekleştirmesini tek doğru kabul etmek yanlış olur belki ama not almayı alışkanlık haline getiren kişide değerlendirme ve eleştirme yeteneğinin geliştiği de eğitim araştırmalarında çokça vurgulanmaktadır.

[28] Ancak bugün Esra taşındığı Çanakkale’de Kontak Doğaçlama çalışmaları yürütmekte ve alanın gelişmesine oradan destek olmakta.

[29] Türkiye’de dünyanın pek çok ülkesinde ders almış ve vermiş biri olarak bu rakamların inanılmaz olduğunu söylemem gerekir. Ve bunu ön gördüğüm dönemsel sosyo-politik gelişmelerin uzantısı olarak gelişen farkındalığa da bağlıyorum. Kontak Doğaçlama’nın önerilerinin ülkemizde bu dönemin ihtiyaçlarına da cevap olduğu söylenebilir. Bu bağlamda yeni bir araştırma gerçekleştirilmesi ve bu konunun araştırılması ilginç olabilir.

[30] Sanatta Yeterlik tez çalışmam organic olarak gelişen bu ekip içinden kişilerle gerçekleştirildi. Detayları Yöntem bölümünde bulabilirsiniz.

[31] https://ci-turkey.org/jamler-hakkinda-genel-ilkeler/, https://ci-turkey.org/jamler/

[32] Alana ve dansa daha odaklı, sadece gerçekleşen solo ya da dueti değil tüm mekanın -komposizyon unsurlarını değerlendirerek- algılandığı Underscore ve eğitimleri; kolektif olarak bir yaratım süreci de önerir. Bu çalışmalara katılan ve düzenli gelen ekibin birlik algısını da güçlendirir. Bu açıdan ara ara Underscore çalışmak, genel hedeflerimiz düşünüldüğünde çok gerekliydi ve katılımcılar tarafından da çok olumlu karşılandı ve sürdürülebildi.

[33] Öğretirken daha iyi öğrenildiğini; neyi bilip neyi bilmediğini insanın o zaman daha iyi algılayabildiğini, tecrübe ederek öğrenmiş biri olarak beni eğitmen olmaya özendiren hocam Malcolm Manning’in bana verdiği armağanı ben de başkalarına verebilmek istemiştim sanırım.

[34] Bu önerimin ardında Sanatta Yeterlik tezimde tartışacağım “sorumluluk” kavramı çerçevesinde değerlendirdiğim ön görüm de yer alıyordu.

[35] Bkz. EK 3

[36] Bkz. EK 3

[37] https://hayaticiniyiseyler.wordpress.com/calismalar/calismalarimiz/karanlikta-dans/

[38] Bu çalışmaların öğrenciler ile birlikte derlenen ders notları, dönem sonu sınav değerlendirmelerinde diğer eğitmenlerin değerlendirme kriterlerini takip edebilmeleri için www.idocde.net sitesi üzerinden tüm bölüm ile paylaşılmıştır. Notlar şu dosyada yer almaktadır: http://www.idocde.net/folders/52

[39] Bkz. EK 3

[40] Yıllardır Avrupa yakasında süregelen Kontak Doğaçlama çalışmaları böylece ilk kez Anadolu yakasına, Moda’ya uzandı. Ve daha sonra gerçekleşecek MODA Sahil jam’lerine vesile oldu.

[41] Bu burs, ÇATI dışında gerçekleştirdiğimiz her atölyenin gelirinden özel olarak ayırdığımız burs payı ile oluşan ortak kumbaradan karşılanmıştır.

[42] Bkz. EK 3

[43] Bkz. www.transit-istanbul.org

[44] Bkz. EK 3 – Tüm performans detayları için bağlantılara ulaşabilirsiniz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir