Video: “Kontak Doğaçlama Nedir?” – Charlie Rabuel gözünden
Kontak Doğaçlama Türkiye ekibi dansçılarının sözünden…
Deşifre: Serap Dadak
Fahri Ayberk Bağcı: Kontakt doğaçlama benim için bir farkındalık anından ibaret. Bir süredir bunu düşünüyorum aslında. Öyle bir durum ki gündelik hayatımda ne yaptığımın farkında olduğum her an sanki dans ediyormuşum gibi bir his var. Bunun tersi de mümkün düşününce; dansın içinde bir an, dansın içinde olduğumu unutup başka şeyler düşünmeye başlarsam sanki o anda da dans etmiyormuşum gibi oluyor. O yüzden bu farkındalıkla birlikte bedenimi de birleştirdiğim zaman yapmak istediğim hareketle, olmak istediğim yerle ya da varmak istediğim noktayla benim için bir dansa dönüşüyor. Bunu kontak doğaçlama çerçevesine sokmak içinse benim gibi hisseden, benim gibi bir farkındalık durumunda olan en azından ikinci bir kişiye ihtiyacım var gibi. O kişi de benimle aynı farkındalıkta, benim farkımda ve ben onun farkında olduğumda gerçekten çok keyifli bir düet ortaya çıkıyor.
Dilek Üstünalan: Kontak doğaçlama önce dansıma ne getirdiden başlayayım. Dansıma doğaçlama konusunda bir rahatlık getirdi. Daha önce doğaçlama biraz beni korkutabiliyordu. Yani tek başıma ve izleniyor hissetmek biraz korkutucu olabiliyordu ama kontak doğaçlamada insanlarla temasta olduğun için fiziksel bir destek veya fiziksel olmayan enerjisel bir destek olduğu zaman içindeki şeyleri çıkarmak kolaylaşıyor, öyle bir doğaçlama katkısı oldu. Derin bir dinleme becerisi getiriyor hala, getirmesine çalışıyorum hala ama kesinlikle yüzeysel bir dinlemeden öte bir dinleme becerisi getiriyor. Yani günlük hayatta da mesela insanların anlattığı şeylerin ötesinde bir şeyleri dinleme isteği uyandırıyor ve tavırlarla, bedenle, varoluşla anlattığı şeyleri daha açık almaya başlıyor insan. Ekiptede mesela, biz bir çoğumuz birbirimizin işini, gücünü, hayatının detayını, işte hayat hikayesini falan o kadar ayrıntılı bilmiyoruz, o kadar fazla konuşmamış olabiliriz veya son zamanlarda konuştuk ama birbirimizi tanıyoruz. Birbirimizin hareketinden bahsettiğimizde, birbirimizin varoluş biçiminden bahsettiğimizde nasıl bir şey olduğuyla ilgili bir fikrimiz olabiliyor. O da o daha derin dinleme halinden geliyor bence.
Aydın Bayad: Kontak doğaçlama benim için aslında iki yıl önceye giden bir hikaye ama şey gibi, keşfettiğim değil de bulduğum bir şey oldu benim için. Çünkü kontak doğaçlama yapmadan önce ben kendi kendime böyle evde orada burada bir şeyler yapıyordum ve ne olduğunu aslında bilmiyordum. Bunu böyle sırnaşmak, oynaşmak gibi tanımlayabilirim. Bir arkadaşım bana önerdi. Böyle bir şey var, böyle bir yer var, diye. Ben de gittim, buldum. Gördüğüm anda zaten söylediğim şey ‘Aa evet, buymuş!’ oldu yani tek hissi bu oldu bende. Dolayısıyla kontakt hayatıma girdikten sonra aslında bazı şeyler meşrulaşmaya başladı. Halihazırda dokunmaktan, sarılmaktan ya da işte bunun çağrışımı olan her şeyden çok keyif alan bir adam olarak hayatımda böyle şeyleri, böyle dışarıda bana özel, spesifik, marjinal değil de yaşanılan, paylaşılan bir şeymiş gibi görmeye başladım. Dolayısıyla benim hayatımdaki bir çok şeye böyle meşru bir zemin veren bir disiplin oldu. Çünkü onun dışında çok hareket ettiğim bir alan yok, kentte buna zaman ayırabileceğim bir yaşamım yok ama kontak yaptığımda hayatımı disipline etmeye başladı. O yüzden, sosyal ilişkilerimi de bir anlamda disipline eden bir dinamiğe dönüştü benim için.
Defne Erdur: Kontak doğaçlama benim için hayata dair çok fazla metafor barındırıyor içinde. Bir dansın, bir oyun alanının çok ötesinde, kendimi geliştirdiğim, kendimi dönüştürdüğüm, 10 senedir belki de adım adım, adım adım çok daha hem derinleştiğim hem yüzeyselleştiğim, hem bazı şeyleri çok daha içime alıp sindirmeme yardımcı olan, bazı şeyleri de daha yüzeyde, üzerinde sörf yapar gibi rahat bir şekilde akıtaldiğim bir yere getirdi beni hayatta. En önemlisi hiyerarşiyi, ezberi bozuyor. Kim yönetici, kim yönetilen, kim bilen, kim otorite, kim yöneten, liderlik yapan, kim takip eden sürekli yeniden ve yeniden dans alanında, oyunda bozuluyor bu. Bunu oyunun içinde, dansın içinde bozdukça bunun keyfini bunun rahatlığını keşfettikçe hayatta bunu araştırmaya, bunu merakla denemeye başlıyor insan. Ve bunun esasında hayata uygulanabilir olduğunu da daha derin, daha dikkatli, özenli dinlemelerle, sabırla, uyumla, uyumsuzlukla daha esnek ve daha kabul edebilir hallere gelebiliyor insan, benim için en önemli nokta bu.
Aydın Bayad: Kontak doğaçlama benim için hem hareket hem dinginlik demek. Aynı zamanda hareketin içindeki huzuru bulduğum bir vaha benim için. Kontağa başladığımdan beri hayatımda, anlayışımda çeşitli değişiklikler oldu. Bu, insanlarla ilişkilerime de yansıyor. Hem fiziken hem ruhen bende çeşitli, farklı bakış açıları gelişmesine yardımcı oldu kontak. İnsan ilişkilerinde kendimi daha yumuşak, daha rahat hissediyorum. Kendimle de, kendime dönüp içime baktığımda da, kontakta kaldığım süreçlerde, kontak yaptığım süreçlerde daha huzurlu, daha gevşemiş, daha yumuşak bir halde oluyorum. Dans etmeyi hep çok seviyordum fakat daha hareketli danslar üzerineydi bu ve sadece dansın hareket ve fizik kısmına yönelmiş bir anlayış vardı.
Hazal Kaya: Kontak doğaçlamaya iki sene kadar önce başladım. Aynı zamanda İstanbul’a taşınmıştım. İstanbul’daki iş hayatı, normal hayatın akışı da, kontak doğaçlamaya devam etmek ciddi anlamda stresi ve gerginliği üzerinden alarak aslında daha sağlıklı ve daha kaliteli bir hayat bana sundu. Onun dışında birçok ciddi anlamda kendi bedenimdeki farkındalık, aynı zamanda kendi bedenim ve psikolojimden kaynaklanan bazı dönüşümleri gözlemleme şansım oldu. Çünkü kontak doğaçlama dendiği zaman ilk akla gelen kontak, kontağın varyasyonları ve derinliği ve diğer insanlarla olan iletişimin yeni biçimi olmasından dolayı ciddi anlamda çok şey öğretti. Sadece fizyolojik olarak değil, sadece teknik olarak değil, ben dans ediyorum demiyorum sadece, ben kontak doğaçlama yapıyorum diyorum. Çünkü anlamları çok derin. Birçok boyutu var, sadece dansla sınırlamak olmaz bence.
Fahri Ayberk Bağcı: Kontak doğaçlamayla hayatımda çok enterasan bir dönemde tanıştım. Tam her şeyi bırakmaya başladığım ve kendimi yeniden tanımlamaya doğru yola çıktığım bir noktada tanıştım ve insan ilişkilerimi çok değiştirdi. Çevremdeki insanları birden çok değiştirdi. Ben girdiğim her ortamda kendime bağlanacak insanlar kolaylıkla bulmuşumdur ama çok uzun yıllardır benimle birlikte olan insanlar artık biraz bana gereksiz enerji harcatıyormuş gibi gelmeye başladı. Mesela kontak doğaçlamanın temellerinden bir tanesidir mümkün olduğunca en az eforla hareket etmek veya en az eforla bir yerde bulunabilmek. Bende bulunduğum tüm sosyal ortamlarda da bunu devam ettirmeye çalışıyorum şu anda. Mümkün olan en az enerjiyi harcadığım, mümkün olan en az sürtünmelere maruz kaldığım koşullarda bulunmak istiyorum.
Özge Karademir: Kontakla mı değiştim yoksa kontağı seçme sebeplerimden biri böyle oluyor olmam mı onu netleştiremedim fikir olarak. Birkaç farklı dans disiplinini denedim ama, hareket disiplini diyelim, kontak içlerinde bir sistem olsa, hani Sosyalizm, Kapitalizm, Kontakizm gibi bir şey olabilir, o kadar geniş bir dünyası var. Bana ne sağladı? Şunu sağladı; öncelikle kendinle kontak kurma, işin o kısmı çok önemli. Önce kendine dönüyorsun, neredesin, nesin. Bunu tekrar düşünmeni ve bir gözden geçirmeni sağlıyor. Zaten kendine döndükten sonra, doğaçlamanın bize o verdiği birkaç tane küçük şeyler var, ne diyelim onlara; izlemek, görmenin dışında hissetmek, dinlemek. Bunları da kullanarak aslında yeni bir senle çevrene bakıyorsun. İşte farklılaşma da orada başlıyor kontak doğaçlama için, benim için en azından.
Aydın Bayad: Sadece bir mekanizma değil artık benim için dokunmak, daha başka bir şey. Dolayısıyla kentte yaşarken denk geldiğin, bir şekilde çarpıştığın insanlarla, belki az, normal, geleneksel toplumlara göre az ama daha derin bir şekilde ilişkilenmek mümkün olabiliyor. Bundan kastım, bir kişiye sadece parmakla dokunmak gibi ama yeterince hissedersen sadece bir noktadan bile onu anlayabilirsin. Ne demek istediğini belki sadece oradan anlayabilirsin. O yüzden zaten kentte yaşarken çok az temas ediyoruz insanlarla. Temasımızın niteliğiyle ilgili bir derdimiz var, zaman ayırmakla ilgili. Böyle bir kalite verdiğini düşünüyorum yani az da olsa insanlarla daha yoğun, daha nitelikli ilişkiler kurmayı, en azından teoride mümkün kıldı benim için. Dönüp geriye baktığımda da öyle bir durum olmuş, yani daha dokunsal ilişkiler, bir yerlerine dokunan ilişkiler. Yani en azından kendim için böyle bir meşru zemin verdi bana.
Dilek Üstünalan: Onun dışında bir de dinletme becerisi de getiriyor bana ayrıca çünkü ben dinletme konusunda daha zayıf hissediyorum mesela kendimi. Dinleme konusunda daha açık olduğum halde ‘Ben buradayım, bu sefer benim sıram, ben anlatmak istiyorum’ demek istediğim zamanlar, daha tutuk olabildiğim zamanlar genelde. Ama burada farklı bir iletişim türü olduğu için dinletme konusunda da ayrı bir beceri. Doğru anı bulma, o ana kabul etme konusunda da ayrı bir beceri getirdi.
Hakan Demirtürk: Diğer insanlarla temas da bende bir topraklanma etkisi yaratıyor. Kontak benim için bir de hayatımda şeyi değiştirdi, ekip içindeki insanlarla olan ilişkilerimiz zaten hem dansın doğasından hem beraber sürekli vakit geçirdiğimiz ve benzer anlayışlarda olduğumuz için çok iyi fakat dış çemberdeki insanlara yaklaşımım da biraz farklılaştı. Bazen garipseniyor tabii bu çünkü daha rahat dokunabilir, daha rahat yaklaşabilir, çok sarılan, çok kucaklayan bir hale geldim. Beni mutlu ediyor, huzur buluyorum, seviyorum.
Defne Erdur: Eğitmenlik noktasında da gene bir ezber bozucu çünkü öğrenen, öğreten ikisi de beden. Evet on senedir belki bu dansı ediyorum, üç aydır, iki senedir bu dansı edenlerden biraz daha tecrübem olabilir ama her bedenin kendi birikimi o kadar farklı, kendi süprizleri, kendi oyunları o kadar çeşitli ki bir beden diğer bedeni sürekli sonsuz olasılıkta ders veriyor, eğitim veriyor. Her dans, her buluşma yeni bir öğrenme. O yüzden de sadece atölyelerin, derslerin ötesinde dans buluşmalarında her an yeni bir şey öğrenmeye açık olursa gelen kişi gerçekten sepetine bir sürü yeni şeyi alıp gitmiş olarak bir sonraki dansa kadar ve de daha sonra da belki yolda, otobüste, metroda hareket ederken de her ihtimali bir dans olarak, bir oyun olarak, bir keşif olarak da yakalamasına yardımcı olan bir zihin açıklığı, beden açıklığı da getiriyor.
Dilek Üstünalan: Hayattaki doğaçlamayı kolaylaştırdı çünkü ben çok plancı bir insan değilim, doğaçlama davranabiliyorum hayatta ama bazen plan yaptıktan sonra onu sonuna kadar mutlaka gitmem gerektiği konusunda daha takıntılı olabiliyordum. Ama anlık değişmelere, o anın getirdiği yenikleri okuma ve ona izin verme konusunda birçok şey öğretti. Evet izin verme önemli bir şey kontak doğaçlamada, olana izin verme, olanı anlama, okuma, ona göre yeniden bir tavır alma önemli bir şey. Son söyleyebileceğim de farklı enerjilerle, farklı insanlarla iletişime geçme konusunda ayrı bir kolaylık sağladı. Daha önce çok daha korkutucu olabiliyorken farklıyla etkileşime geçmek, yani benim nasıl uyum sağlayabileceğim konusunda bir fikrim yokken bazen, şimdi dinlemekten başlamak, dinlemek ve anlatmaktan, hani o daha enerjisel düzeyde buluşmalardan başlamak, farklıyla bir araya gelmeyi kolaylaştırıyor. Benim için böyle.
Aydın Bayad: Aslında sadece dokunmakta değil yani bir bedenin bir bedene dokunması, bu her türlü etkileşim aslında çünkü dokunduğunda sadece dokunup geçmiş olmuyorsun. Bir şey veriyorsun ve alıyorsun, bir paylaşma aslında. Dolayısıyla, az önce bahsettiğim meseleye dönersek daha nitelikli etkileşim benim için aslında kontak. Ve bunu sadece tensel değil daha duygusal ve sosyal hale getirmek de mümkün. Yani somut bir dönüşüm, işte şu oldu hayatımda diyebileceğim bir olay yok ama bir şey var, bir formasyon var yani zihnim yapılanıyor bir şekilde. Aslında alıntı yapacak olursak beden-zihin.
Hazal Kaya: İletişim boyutu var. Belli başlı iletişim kanallarında tek yönlü iletişim kuruyordum ve iletişimimin iyi olduğunu düşünüyordum ama doğaçlama sayesinde kendi önyargılarım ve tabularımla karşılaştım ve o tabuları teker teker nasıl aşılabilir, onları deneyimleme şansım oldu. Eskiden daha önyargılı, birisiyle dans etmeye başlarken, şimdi daha sıfır bir yargıyla başlayınca nasıl dansın kalitesinin değiştiğinin de farkına varıyorum. O yüzden o derinlik ciddi anlamda bana iletişimde çok büyük yeni kanallar açtı. Dansın zaten hareketin beden farkındalığı konusu var. Ciddi anlamda bedenimin sadece hareket edebiliyor muyum, güçlü müyüm, estetik miyim derdinden çok, ne kadar akıştayım, ne kadar karşıdakini dinliyorum, ne kadar kendi bedenimi dinliyorum, hangi hareketin devamında ne geliyor gibi bir çok parametreyi aslında inceleye inceleye bedenimin sürekli olarak yeni farkındalıklarını ortaya çıkarttı. Bedenim yorgun olduğunda mesela bunun sinyallerini daha rahat okuyabiliyorum, eskisinden daha fazla ya da bedenimde ciddi anlamda bir hareket isteği olduğu zaman bunu çok daha rahat okuyabiliyorum yine. Beden farkındalığı ve iletişim konusunda en önemli heralde başlıklardır. Teşekkürler.
Özge Karademir: Politik yanından dün de bahsetmiştik, politik bir yanı kesinlikle var. Birincisi hiç tanımadığın bir insanın sana dokunmasına izin veriyorsun. Çok insancıl bir yanı var. Bir de olduğu gibi kabul etme, olan neyse, olduğu gibi kabul etme. Beğenilmek zorunluluğu yok, başarısız olmak gibi bir olgu yok, başarılı olmak gibi bir olgu yok. İşin içine performans girince farklı sınırlara gidebilir ama onun dışında başarı ve başarısızlığın olmadığı bir yer. Bu bence acayip rahatlatıcı.
Fahri Ayberk Bağcı: Kontak doğaçlamayı daha kaliteli yapmak için değilde hayatımı daha kaliteli yapmak için uyguladığım bir sürü yöntem var, daha iyi beslenmek, düzenli uyumak, fazla yorulmamak ya da demin dediğim gibi fazla enerji harcamamak gibi. Bu hem dansımı hem hayatımı çok pozitif yönde etkiliyor ve hayatıma giren herhangi bir durum, kişi veya düşünce bile bu düzeni bozmasın istiyorum mümkün olduğunca ve bunları hemen farkediyorum, tıpkı bir yerimin tutulduğunu hemen fark ettiğim gibi. Hayatımda bir şey akmadığı zaman da hemen farkediyorum. Sosyal ortamımda da ya da gündelik hayatımda da, bir otobüse bindiğimde de bazen bunu fark ediyorum. Ortamın çok sıkışık olduğunu ben farkediyorsam ve etrafımdaki diğer herkes bunu farketmiyorsa bu tezat da bana ilgi çekici geliyor bazen. Bir tramvayda giderken bir sürü insan görüyorsunuz, o tramvayın hareketleriyle bazı şeyler yapıyorlar. Ben de o hareketin bir parçasıyım, sanki bütün o insanlarla dans ediyormuşum gibi bir hisse kapılıyorum bazen. Onların bunu farketmiyor olması benim için çok garip bir araştırma.
Defne Erdur: Bir anlamda Özge’nin daha önce söylediği gibi hani bir yandan da politik demişti. Buna yüzde yüz katılıyorum. Bir duruş, bir politik tavır bence kontak doğaçlama. Tam da bu söylediğim eşitlikleri getirme, ezberleri bozma anlamında. Minimum iki kişinin birlikte yapıyor olması da karşılıklı bağlılık, bağımlılık öğretmesi açısından da çok değerli bence. Sadece bireysel ve kendi başımıza var olmamıza zorlayan sisteme biraz da baş kaldırı. ‘Hayır, biz birlikte, birbirimiz için bir olup ondan sonra birlik olmayı başarabiliriz ve bunu birlikte üretebiliriz, yürütebiliriz. Bu ekip de zaten tam da bunun için çabalıyor ve çalışıyor diye düşünüyorum. Umarım bu çember de giderek daha da genişleyecek. Kontakta kaldığımız sürece. Teşekkürler