30 Ocak 2015 Cumartesi
11.00-13.00 (1. Ders)
Açılış Çemberi
Çemberde buluşup kendimizi “sıfırlayarak” atölyeye başladık. Mekana ve an’a gelmek için yere uzandık ve şimdiye kadar kontak doğaçlamaya dair ne biliyorsak hepsini sıfırlamaya, bugün sıfırdan başlayarak, açıklık ve merakla deneyimlemeye niyet ettik. Hazır olduğumuzda önce bu atölyeye dair beklentilerimizi, o günkü ihtiyaçlarımızı kendimiz için not aldık, sonra çemberde bu atölyeye dair niyetlerimizi paylaştık.
Sonra el ele tutuştuk. Soldaki elimiz pasif, sağdaki aktif; o gün nasılsak öyle temas ederek iki yanımızda oturan partnerlerimizle kontak kuruyoruz. İki yanımızdaki farklı temas biçimlerini fark edebiliyor muyuz? Birine odaklanırken diğerini de yaşamaya devam edebiliyor muyuz? Omurgamız uzun mu, omuzlarımız, başımız rahat mı? İzliyoruz. Bir zaman sonra sol(pasif) elimizi partnerimizden – o an nasıl hissediyorsak öyle; hızlı ya da yavaş, vs. – çekiyoruz. Sağ elimiz de boşta kaldığında iki elimizi birbiriyle buluşturuyoruz ve kendi ellerimizle oynuyoruz. Dokunmak ve dokunulmak üzerine farkındalığımızı çağırarak başlıyoruz atölyeye.
Ağırlık transferleri / hulahop imgesi ile eklemleri rahatlatma
Ayağa kalkıyoruz. Ayaklarımız kalça genişliğinde açık (topuklarımız oturma kemiklerimizin altına geliyor; bunu ayarlamak için ayaklarımız arasında yumruğumuz genişliğinde boşluk bırakabiliriz). Pisa kulesi gibi bir yana devrilerek, bükülmeden ağırlığımızı farklı yönlere transfer ediyoruz. Bu hareket dairesel bir hal alıyor; bileklerimizdeki dairesel hareketle önce saat yönüne, sonra tersine döndürerek tüm bedenimize bir daire çizdiriyoruz. Bedenimiz bir hulahop gibi dönüyor. Dizlerde, kalçada, ayaklardaki eklemlerde –ayağın yan yüzeyi, parmaklar, vs. – neler oluyor, izliyoruz. Bu döndürme hareketinin odağı sırasıyla dizlere, kalçaya, göğüs kafesine, boyna ve başın tepesine kayıyor. Bedenin diğer kısımlarında neler oluyor izliyoruz, eklemlerimizi rahatlatıyoruz.
Düşmeler
Kollarımızı yukarı kaldırıp omuzlarımızı kasmayacak, omurgamızın doğal uzunluğunu koruyacak şekilde, eforsuzca havada asılı kalabilecek bir pozisyon arıyoruz. Bu pozisyondayken kolumuzun düşüşüyle başımızı, göğüs kafesimizi de öne-aşağı bırakıyoruz ve tekrar düşüşün ivmesiyle kalkarak eski pozisyonumuza geri dönüyoruz. Bu sırada ellerimizi gözlerimizle takip etmek, hareketin akışkanlığına yardımcı oluyor.
Sonra bir de dizlerimiz boşaldığı için düşmeyi deniyoruz. Nasıl düştüğümüzü izliyoruz: öne/arkaya/yanlara düşme eğilimimiz var mı? Parmak ucuna mı çıkıyoruz, tabanlarımız tamamen yerde kalacak şekilde mi çöküyoruz? Yere inişimizi rahatlatan, yumuşatan şeyler var mı?
Mekanda yürümeye başlıyoruz ve rastgele zamanlarda, pozisyonlarda, bazen kolumuzun düşüşünden de yararlanarak çeşitli düşmeleri deneyimliyoruz. Düşerkenki ve düştükten sonra yerdeki devinimi tekrar yukarı kalkmak için nasıl kullanabiliriz? Düştüğümüzde yerde bir süre kalmaya ihtiyaç duyuyorsak, bunu nasıl hareketli kalarak karşılayabiliriz? Bileklere yüklenmemek, ellerimizle fren yapmamak mümkün mü? Bedendeki yumuşak yastıkçıkları – popo, üst bacaklar, ön kollar, omuzlar – yerle ilk temas için kullanabilir miyiz? Düşüşümüzü ve yerdeki hareketimizi yumuşatmak için üçgenleri hatırlayabilir miyiz? Yerden kalkışlarımızda, yere iner gibi yukarı çıkmak, dökümlenmek mümkün mü?
Gözler/Odak Çalışması
İçe dönük odak:
Mekanda yürüyoruz. Önce volta atıyoruz; bakışlarımız mekana odaklı değil, kendi içimize odaklıyız. Bir süre sonra durup gözümüzü kapatıyoruz.
Tek noktaya odaklanma:
Gözümüzü açtığımızda, gözümüze ilişen ilk nesneye odaklanıp ona doğru kararlı bir şekilde gidiyoruz. Vardığımızda durup gözlerimizi kapatıyoruz, yönümüzü rastgele değiştiriyoruz ve aynı odak seçimini ve ona doğru ilerlemeyi tekrarlıyoruz. Bunu hızlandırıyoruz, farklı hızları deniyoruz, gideceğimiz yere daha rahat, dans ederek gitmeyi deniyoruz. Bir süre sonra egzersize nefesimizi de katıyoruz. Nesneyi gözümüze kestirip nefes alırken ona doğru gidiyoruz, vardığımızda nefesimizi veriyoruz.
Çevresel odaklanma:
Bir süre sonra odağımızı değiştiriyor ve tüm mekana açılıyoruz. Bu kez 360° farkındalıkla, tüm mekanı görerek yürümeye devam ediyoruz. Boşlukları görüyor muyuz, arkamızı da görebilmemiz mümkün mü, farklı seviyeleri denedik mi?
Odak çalışması için son oyunumuzda farklı odaklar arasında geçişlerle oynuyoruz. Spontan şekilde odağımızı içimize/mekanda seçtiğimiz bir noktaya/mekanın tamamına yönlendirirken, bunlar arasındaki geçişlerin hareketimizi nasıl etkilediğini izliyoruz. Bu arada düşmeleri – yerden kalkmaları da yeniden deniyoruz ve bunlarda odak değiştirmenin nasıl yardımcı olabileceğini araştırıyoruz.
Bireysel Sınırlar : “Dur/Hayır”
kili eşleşiyoruz ve eşler karşılıklı olacak şekilde iki sıra halinde diziliyoruz. Eşlerden biri eşine doğru yürümeye başlıyor. Kendi hızında eşine doğru ilerlerken, eşi dur/hayır dediğinde ya da kendisi sınırına geldiğini hissettiğinde/durmak istediğinde duruyor. Eşler karşılıklı olarak, birlikte karar verdikleri bu konumu kaydediyor, ne hissettirdiğini izliyor ve yaklaşan eş yerine dönüp bunu tekrarlıyor. Birkaç denemeden sonra rol değişiyoruz.
Çalışma sonunda eşimizle sözlü paylaşım gerçekleştiriyoruz: Hayır/dur demek ne hissettirdi, zorlandık mı? Eşimize yaklaşabildiğimiz sınır her seferinde değiştiğinde neler oldu? Dur/hayır sözlerini duymak nasıl hissettirdi/sinirlendik mi/üstümüze alındık mı, yargılamadan kabul edebildik mi?
Ayakta ağırlık aktarımı ve ayaklara masaj
Ayakata bir yandan diğer yana salınırken ağırlığımızın U çizerek bir ayağımızdan diğerine aktarılmasını takip ediyoruz.. (bir bacağımızdan başlıyor, ağırlık arkaya, yukarı ve ortaya doğru geçip oradan diğer bacağımıza akıyor) Bu sırada ağırlığımız ayağımız arasında da U çizerek dolaşıyor (topuğumuzdan başlayıp ayağımızın dış kenarından öne doğru, oradan parmaklara – dıştan içe doğru – geçiyor ve tekrar ayağın merkezinden topuğa geçip diğer ayağa doğru transfer oluyor). Bunu duyumsamak ve imgeleyerek çalışmayı sonlandırıyoruz.
Bu oturumu bitirirken, ayaklarımıza güzel bir masaj yapmış oluyoruz.
15 dk. Ara
13.15-14.45 (2. Ders)
Bedenin arkasını uyandırma
Önceki egzersizdeki eşlerimizle yine karşılıklı diziliyoruz. Eşlerden biri arkasını dönüp bekliyor. Diğeri eşine yaklaşıp arkasından usulca dokunuyor. Bekleyen eş, arkasından yaklaşan enerjiyi hissedip, dokunuş anında arkasını dönerek eşini yakalamayı deniyor. Hissedebildik mi? Beklenti duygularımızı nasıl etkiledi? Diğer uyaranlardan ne kadar etkilendik, eşimize odaklanabildik mi?
Deneyimsel anatomi
Eşimizin bedeninin arkasında yapacağımız işaretlemelerle, ona kol ve bacaklarının nereden başladığını, bağlantılarını hissettirmeye niyet ediyoruz. Bunun için, önce eşimizin sacrum’una elimizi yerleştiriyoruz. Eşimizin kolları havaya kalkmış ve yukarı doğru ancak havada asılı şekildeyken – o bu sırada kendi ihtiyacına göre kollarını hareket ettirebilir – sacrum’dan kollara, ellere kadar üçgeni çiziyoruz. Sonra, sacrum’dan bacaklara – yere kadar olan üçgeni çizerek bacakların bağlantısını işaretliyoruz. Bitirdiğimizde öndeki eş yürümeye başlıyor. Arkadaki bu bağlantıları çizmeye biraz daha devam edip ayrılıyor; yürüyen kendi başına kol-bacak bağlantılarını deneyimlemeye bir süre daha devam ettikten sonra rol değişiyoruz.
Mekanda yürümeye başlıyoruz. Kolumuzu-bacağımızı-başımızı uzatarak bu uzanmanın diğer beden bölümlerini nasıl etkilediğini izliyoruz, çekimi, bağlantıyı hissetmeye çalışıyoruz.
Bağlantıları kullanarak yerde yuvarlanma
Elin hareketi başlatması:
Yere kol ve bacaklarımızı X şeklinde açarak uzanıyoruz. Önce, kolumuzun çekmesiyle yuvarlanmayı deniyoruz. Gideceğimiz yönün tersindeki elimiz göğüs hizasının altından geçerek diğer yöne ve yukarı yönelirken, tornavida gibi içe doğru dönüyor (çekim, yönelen elimizin küçük parmağından başlıyor). Bu dönüşün ve uzanmanın çekimiyle önce yana, sonra yüzüstü dönüyoruz ve tekrar X şeklinde yüzüstü açılıyoruz. Sonra diğer elimiz önce başımıza yanaşıp, sonra tornavida gibi dışa doğru dönüyor ve gideceğimiz yöne yukarı çapraza uzanıyor. Bu dönüşün ve uzanmanın çekimiyle önce yana, sonra sırtüstü dönüyoruz ve tekrar başa dönüyoruz.
Ayağın hareketi başlatması:
Bir sonraki seferde, bacağımızın çekmesiyle dönmeyi ve yuvarlanmayı deniyoruz. Yine yere kol ve bacaklarımızı X şeklinde açarak uzanıyoruz. Gideceğimiz yönün tersindeki ayağımız yerden hafifçe kalkarak önce merkezimize yanaşıyor, sonra içe doğru tornavida gibi dönüyor ve gittiğimiz yöne aşağı çapraza doğru uzanarak bizi yüzüstü döndürüyor ve tekrar X şeklinde yüzüstü açılıyoruz. Diğer ayağımız yerden hafifçe kalkarak önce merkezimize yanaşıyor, sonra dışa doğru tornavida gibi dönüyor ve gittiğimiz yöne aşağı çapraza doğru uzanarak bizi yüzüstü döndürüyor ve tekrar başa dönüyoruz.
Bu yuvarlanmalarda, kol ve bacaklarımızın merkezimizle bağlantısını, uzamaları hissediyoruz. Uzamayı, dönüş için gerekli itkiyi alana kadar devam ettirip sonra yumuşamanın, hareket kalitesini nasıl değiştirdiğine dikkat ediyoruz.
Omurga farkındalığı / 3 düzlemde hareket
Eşleşiyoruz, bir kişi ellerini eşinin sacrum’una ve başının tepesine yerleştiriyor. Diğeri omurgasını serbestçe hareket ettirirken 3 farklı düzlemdeki hareketin omurgasında nasıl gerçekleştiğini araştırıyor. Transverse, Sagital, Frontal düzlemlerdeki hareket olasılıklarımızı, sınırlarımızı; omurgamızın farklı bölgelerinin farklı hareket olasılıklarını araştırıyoruz. Araştırmamıza kol-bacak hareketlerimizi de katıyor ve uzantılarımızın hareketinin omurgaya etkisini izliyoruz.
Bir süre sonra izleyen eş, sacrum’daki elini çekiyor ve sadece bir eli eşinin başının tepesinde kalıyor. Bundan sonra seviyeler arasında dolaşmayı, yere inip tekrar yukarı çıkmayı da deniyoruz. Yukarı çıkışlarda, başımızın tepesinden eşimizin eline doğru uzanabilir miyiz, yere dökümlenir gibi eşimizin eline dökümlenebilir miyiz? Rolleri değiştiriyoruz.
Yemek arası vermeden önce, bu iki derste yaptığımız tüm çalışmaları demlediğimiz serbest bir dans yapıyoruz.
Yemek arası
16.00-17.30 (3. Ders)
Çemberde buluşup önce kendimize notlar alıyor ve sonra birbirimizle paylaşıyoruz: Sabahki çalışmalardan neler aldık, bizde neler kaldı; hala neye ihtiyacımız var?
Öğleden önceden bize kalanlardan bazıları şöyle ifade edildi:
Belirsizlikte kalmanın rahatlığı, stresten uzaklaşmak / genişlemeler, uzamalar / odakta geniş açı, merkezi koruyarak odaksızlık / bırakmak, zihinden uzaklaşmak, uzuvları vida gibi kullanmak / bütünün neresinde olduğumla dans ettim, mekanda eşzamanlı hareketler, “kendime mi dans ediyorum yoksa birine göstermek için mi?” sorusu / etrafa dağılan parçalarımı geri toplayıp kendi merkezimle iletişime geçtim / aynı anda güç ve hassasiyet / üçgenleri kullanmak, yorulduktan sonra hareket daha rahat ve doğal mı hareket ediyorum? / yavaş hareket, partneri dinlemek (genelde kendime çok fazla konsantreyim) / zamanın başka türlü işlediği hal / uzanmak, beklenti-hayal kırıklığı ilişkisi / açıklık, dinlemek / dur-hayır demek: kesin mi, sınır mı belirtiyor oyuncu mu, an’ın içinde algılanabilir mi, önceki cevaplarla ilişkilendirmemek mümkün mü? / zihinde kalmak vs. bırakmak, bedenimde çıkmaz sokaklar (bir yerde hareket tıkanıyor, geri dönüp başka bir yerden başlıyorum. Keşfedilmemiş yerler buluyorum) / uzamalar, kendimi yargılıyorum, “Temiz hareket ne demek?” / kuklacı / yolda açıklık…
Ten, Yumuşak Doku ve Kemik Ağırlığı aracılığı ile farkındalık (Ayak masajı / farklı dokunuşların farkındalığı)
Hala çemberdeyken bir önceki atölyede yaptığımız bir çalışmayla günün son oturumuna başlıyoruz. Bir ayağımızı elimize alıp önce tensel olarak dokunduk, sonra ayağımızdaki yumuşak dokuları hissettik, sonra da kemikleri, eklemleri hissettik. Ardından dizimizin altından ellerimizle kavrayarak ayağımızı yerden kaldırdık, ağırlığını aldık. Kontrollü bir şekilde, ağırlık vermeden ayağımızı yere hafifçe dokundurduk. Burada sadece tenimizle yere temas etmeyi hissettik. Yeri bir bebeğin yüzü gibi imgeleyerek nazik dokunuşlarda bulunmaya çalıştık. Sonra biraz daha derinleşerek, ama hala ağırlığı tam olarak bırakmadan ayağımızın altındaki süngerimsi dokunun yerle buluşmasını hissettik. Son aşamada ayağımızın ağırlığını tamamen yere bırakarak yerle ilişkisinin nasıl farklılaştığına baktık; kemiklerle olan buluşmayı hissetmeye çalıştık. Bir süre bu farklı temaslarla oynadık; ayağımızın ağırlığını hızlıca ya da yavaş yavaş yere bıraktık. Çalışmayı bitirip ayağa kalktık ve bedenimizi ayaklarımızdan başlayarak izledik. Çalıştığımız ayağımız, bedenimizin o tarafı diğerinden farklı hissediyor mu, nasıl? Çalıştığımız ayakla ilgili hissiyatlardan bazıları şöyleydi: yere daha çok yayılıyor / yerçekimine daha çok izin veriyor / daha rahat… Mekanda yürümeye başladık. Yürürken farklı aşamalarda ayağımızın yerle farklı temas biçimlerini hala izleyebiliyor muyuz? Durduk ve oynadığımız ayağımızdaki hissiyatı diğer ayağımıza da kopyalamak için, topuktan parmaklara U çizerek, ağırlığımızı bir taraftan diğerine akıttık.
Kuş / Maymun
Mekanda yürümeye başlıyoruz. Hareket ederken yanımızdan geçenlerin, savrulan kol bacakların yarattığı rüzgarların farkına varıyoruz. Birbirimize rüzgar oluyoruz; geçip giderken üfleyebiliriz bile. Hepimiz birer adacığız, yanlarından geçerken diğer adacıklara kuşlar gönderiyoruz. Yanından geçerken hafifçe dokunabiliriz, bir kuş gibi adacığa konup daha uzun temasta kalıp sonra ayrılabiliriz. Daha sonra, kuş olabileceğimiz gibi, maymun olmaya da karar verebiliriz. Ağırlığımızı kısmen partnerimize bırakabiliriz, asılabiliriz, birlikte yere inip tekrar kalkabiliriz. Bu oyunda son kontak kurduğumuz kişiyle eşleşerek bir sonraki çalışmaya geçiyoruz.
Kayan kontak noktası (tensel/yüzeysel dokunuşla)
Eşlerden A’lar yere rahatça uzanıp ağırlığını bırakıyor. B’ler kendi bedenlerinde bir noktayı kontak noktası olarak seçip, o noktayı eşinin bedeninde gezdiriyor. Belirlediğimiz kontak noktası bir renk; ağırlığımızı vermeden, sadece yüzeysel bir dokunuşla eşimizin bedenini bir renge boyuyoruz. Sonra seçtiğimiz kontak noktasını değiştirip başka bir renge boyuyoruz. 3 farklı renge boyadıktan sonra rol değiştiriyoruz.
Kayan kontak noktası (ağırlık aktararak)
A’lar oturur pozisyona geçiyor. B’ler yine bir kontak noktasını eşinin bedeninde gezdiriyor ama bu sefer ağırlığını kısmen ya da tamamen bırakmayı da deniyor. 3 farklı noktayı denedikten sonra bu pozisyonda da yüzeysel dokunuşu deniyor ve rol değişiyoruz.
Kayan kontak noktası (Ayakta, tuval- boya metaforuyla)
Son olarak, ayaktayız. A’lar tuval, B’ler yine kontak noktasını kaydırarak eşinin bedenini boyuyor. Bu kez bazen ağırlığını daha fazla bırakarak kalemin daha derin bir iz bırakmasına da izin veriyor. Sonra rol değişiyoruz. Bu egzersizlerde tuval rezistans gösterirse, omurgasını uzun tutarsa ağırlık almak kolaylaşıyor. Bu çalışma devam ederken, bir yerden sonra roller karışıyor; herkes tuval de olabilir kalem de. Sadece kontağı tek noktada tutmaya ve farkında olmaya çalışarak dans ediyoruz.
31 Ocak 2015 Pazar
11.00-13.00 (4. Ders)
Çember
Çemberde buluşup bugün nasılız, dünden neler var, paylaştıktan sonra; ihtiyaç üzerine güne masajla başladık. Böylece hem kaslarımızı rahatlattık, eklemlerimizin hareket kapasitesini hatırladık, hem de bedenimizin bir bölümü rahat bırakmışken başka bir bölümünün aktif olmasını deneyimledik.
Masaj – Serbest (salınıverilmiş) ve Kontrollü hareketin aynı bedende devinimi :
Atölyenin ikinci gününe masajla başladık. 4’lü gruplar oluşturduk. Bir kişi yere yatarak rahatladı, kendini iyice yere bıraktı. Bir kişi sağ kolunu yavaşça eline alıp bu kola eklemlerinin hareket kapasitesini ve sınırlarını hatırlatacak şekilde kolunu hareket ettirdi. Aynı zamanda kendini tamamen serbest bırakması için davet etmenin yolunu aradı. Koldaki pasif hareket devam ederken, partnerlerden biri de çapraz bacağını eline alarak aynı şekilde hareket ettirmeye başladı. Hareket devam ederken, partnerlerden diğeri, yerdeki diğer kolu da alarak hareket ettirmeye başladı. Yerde yatan, bir yandan bu uzuvlarını tamamen serbest bırakırken bir yandan da farklı dokunuşları, farklı hareketlendirme biçimlerini ve eklemlerinin kapasitesi ile sınırlarını izliyor. Üç kişi kısa bir süre devam ettikten sonra ilk uzvu (sağ kol) eline alan kişi bırakıyor ve yerde yatan kişi bu uzvunu kendisi hareket ettirmeye devam ediyor. İki uzvu pasif olarak hareket ettirilirken bir uzvunu aktif olarak hareket ettirmeye çalışıyor. Bir süre sonra boşta kalan partner diğer ayağı alıp hareket ettirmeye başlıyor. Bedenine üç el birden değdiğinde yerde yatan tamamen pasifleşiyor. Sonra ikinci eklenen partner çekiliyor ve yerde yatan, onun bıraktığı uzvunu kendisi hareket ettirmeye devam ediyor. Sonra sırayla baş ve kalça da bu şekilde hareket ettiriliyor. Prensip: Üç kişi bedene dokunduğunda beden tamamen pasif kalır. Dokunuş ikiye düştüğünde, yerde yatan son bırakılan uzvunu kendisi hareket ettirir. Boşta kalan partner, daha önce hareket ettirilmemiş uzuvdan masaja eklenir. Baş ve kalçadaki dokunuşlar daha yumuşak olacak ama yavaş ve yumuşak hareketlerle eklemlerin sınırları gösterilecektir. En son, baş ve kalça partnerler tarafından hareket ettirilirken, yerde yatan, son bırakılan bacağını kendisi hareket ettirmektedir. Sonra onu da serbest bırakır, başı oynatan partner çekilir ve başını kendisi hareket ettirmeye başlar. Kalçadaki partner de bırakır ve yerdeki, baş-kalça ilişkisini kendi hareketleriyle izler. Son olarak da yerde bir “eklem dansı” yapar. Masajla uyandırılmış bütün eklemlerini harekete geçirerek, özgürleştirerek dans eder.
Kol düşürme-yakalama oyunu
İkili eşleşiyoruz ve kollarımızı, dirseklerimizden itibaren üst üste yerleştiriyoruz. Eli altta olan, herhangi bir anda elini düşürüyor ve üstte olan onu takip ederken yakalayıp alta giriyor ve başa dönüyoruz. Bu oyunda ipucumuz, düşüşe izin vermek, teması koparmamak, böylece izlemede kalmak. Ve paniklemeyip düşse de en baştan başlamak. Bu oyunu çemberde eş değişerek de bir süre sürdürdük.
15 dakika ara
13.15-14.45 (5. Ders)
Organize-dezorganize Beden
Yürüyerek başladık. Bir organize olup form alma; sonra dezorganize olma, yere dökümlenme, kıvrılıp bükülme hallerini denerken; yere ayaklarımla basabileceğim gibi ellerimle, omuzumla, ya da bedenimin herhangi bir yeriyle de basabilirim. Yer çekimini ve uzamayı o noktadan itibaren hissedebilirim. Ara istasyonlarda kalabilirim; mutlaka yerde ya da tamamen ayakta olmam gerekmiyor.
Yerde omurgayı hareketlendirme / İple oynayan ve süt yalayan kedi imgeleriyle dalışlar
Yerde kendimize rahat bir yer buluyoruz ve masa pozisyonuna geliyoruz. Önce kedi pozu ile omurgamızı içeri ve dışarı esnetiyoruz. Sonra sanki önümüzde bir iplik varmış da onu çenemizle yakalayacakmışız gibi, masa duruşundan öne dalıp, oradan çocuk duruşuna geçiyoruz ve yeniden yükselerek ilk pozisyona dönüyoruz. Sonra bunun tersini süt yalayan kedi imgelemiyle yapıyoruz. Böylece omurgamızı iyice hareketlendirmiş ve baş – kalça ilişkisini izlemiş oluyoruz.
Sonra yere uzanıp C-Star açılıp kapanmaları çalışıyoruz. Önce yerde çocuk duruşunda merkezimize kapalıyken başımız rahat, dirseklerimizin üzerindeyiz, eller açık ve rahat. Kalçamızı bir bir tarafa, bir diğer tarafa düşürmeye başlıyoruz. Bu düşüşlerden birinde, yan tamamen devrilip cenin pozuna geliyoruz. Üstteki kol ve bacağın birlikte açılması ve bedenin geri kalanını çekmesine sırtın yere doğru çekilmesi eşlik ediyor ve yavaşça sırt üstü geliyoruz, X şeklinde tamamen açılıyoruz. Ağırlığımızı tamamen yere bırakıyoruz. Yine bir tarafımızdaki kol ve bacağımızın birbirlerine doğru kapanarak omurgayı da çekmesiyle yana – merkezimize kapanıyoruz; buradan da bacağımızın kalçayı çekişinden yararlanarak çocuk pozuna kapanıyoruz. Bu sırada bedenimizdeki bağlantıları hissetmeye, açılıp-kapanmalara odaklanıyoruz. Eforsuz olarak ağırlığımızı bir taraftan diğer tarafa taşımayı ve bedenimizin her tarafı yere ağırlığını bırakmaya devam ederken yuvarlanmayı araştırıyoruz. Tutmayı değil, erimeyi düşünüyoruz.
Son olarak, omurgayı serbestçe hareketlendirmek için 10 dakikalık serbest bir solo dans yapıyoruz. Bu dansımızda omurganın hareket kapasitesini ve bedenimize nasıl yön verebileceğini araştırıyoruz.
Körler ve hareketli heykeller
Eşleşiyoruz. Bir kişi bir poz veriyor, partnerinin gözleri kapalı. Bu pozdayken, partnerine dokunarak pozun haritasını çıkarmaya, özellikle omurgasının duruşunu anlamaya çalışıyor. Duruşu anladığına karar verdiğinde taklit ediyor. Gözlerini açıp anladığını düşündüğü pozla eşinin duruşunu karşılaştırıyor. Rolleri değişerek bu oyuna bir süre devam ediyoruz.
Yerde dikey ağırlık paylaşımı
Eşleşiyoruz. Bir kişi yerde dört ayakta dururken eşi onun üzerine beden parçalarının ağırlığını bırakmayı deniyor. Alttaki de küçük küçük hareketleniyor, farklı pozları deniyoruz. Hangi bölgeler ne kadar ağırlık alabilir araştırıyoruz.
Bir süre bunu denedikten sonra, yine alttaki dört ayakta, bu kez üstteki eş ağırlığını tamamen bırakıyor. Eşimizin üzerine merkezimizi yerleştirirken, önce merkezlerimizi yan yana yakınlaştırıyor, sonra yavaşça yuvarlanarak bedenimizi eşimizin üstüne bırakıyoruz. Bir anda ağırlık vermek zorlayıcı olabilir ve böyle yaparsak alıp almayacağına karar vermesi için zaman tanımamış oluruz. Merkez merkeze dikey ağırlık paylaşırken, üstteki eş merkezini ve omurgasını aktifleştirerek uzayabilir, kendisini tamamen çökecek şekilde(çuval gibi) bırakabilir, üzerinde dönmeyi ya da üzerinden kaymayı deneyebilir. Alttaki eş de bu sırada, eşine nasıl destek verebileceğini, ağırlığı nasıl daha rahat bir şekilde yere aktarabileceğini, taşıyabileceği ya da taşıyamayacağı durumlarda nasıl hareket edebileceğini araştırıyor. Bir süre sonra alttaki de hareketleniyor ve serbest bir düete evriliyor.
Bu oyunun sonunda, ayakta bir çemberde buluşup bu bölümde yaptıklarımızla ilgili paylaşımda bulunuyoruz.
Yemek arası
16.15-17.45 (6. Ders)
Isınma dansı – yerin rezistansını hissetme – hortum / çubuk taşan su imajı
Yürüyoruz; yürürken yere basışımızı ve yerin ağırlığımıza karşı uyguladığı kuvveti hissediyoruz. Yere bastığımızda yerin uyguladığı karşı-itkiyle uzuyoruz. Yerçekimiyle yukarı uzama arasındaki gerilimi hissetmeye çalışıyoruz. Bu çalışmada ilk imajımız hortum. Bir hortum içi boşken yerde yığılıyor, ama içine su basıldığında tonusu artıyor hareketleniyor; bu sırada bile akışkan, kaskatı değil.
İkinci imajımız su dolu çukura saplanan bir sopa. Bedenimizi bu sopa imgeleyebiliriz; omurgamız sağlam ve uzun, ayağımız yere bastığında sopanın çukura saplandığı gibi biz de yere ağırlığımızı veriyoruz. Ve çukurun içindeki sular nasıl sopanın etrafından yükselirse, bu şekilde enerjinin bedenimizin etrafından yükselmesini hayal ediyoruz. etrafımızdaki suların yükselmesinin kuvvetini hissediyoruz, etrafımızdan yükselen sular bizi yukarı taşıyor, yere basışımız kararlı ve net, ağır iken aynı zamanda basmanın etkisi tüm beden etrafında bir hafiflik ve yükseliş hissi yaratıyor.
Ağırlık taşıma noktaları (Ayakta dikey ağırlık paylaşımı)
Eşleşerek bedenimizin ağırlık alabilecek bölgelerinin haritasını çıkarıyoruz. Bir kişi ayakta, ayakları açık şekilde dururken eşi önce üst bacaklarına, sonra sırasıyla kalça kemiklerinin üstüne, omuzlarına ve başına dikey olarak ağırlığını bırakıyor. Bu bölgelerin ne kadar ağırlık alabildiğini, duruşumuzu nasıl organize edersek ağırlık almanın kolaylaştığını araştırıyoruz.
Dağ – dağcı
Aşağı iniş:
Eşlerden biri dağ oluyor, sağlam bir şekilde yere köklenirken aynı zamanda omurgası yukarı uzayarak duruyor. Diğeri onun bedeninde yukarıdan aşağı-yere inmek için farklı yollar alıyor. Bu sırada eşine yatay olarak da ağırlık veriyor ve onun bedeninden destek alıyor. Dağ, sabit bir pozda duruyor ama tamamen hareketsiz değil, eşine destek olmak için bedenini organize ediyor. (Bu oyunda ağaç – yılan imajını da kullanabiliriz, dağı hareketli imgelemek zor gelirse.)
İniş ve çıkış:
Rol değişerek denedikten sonra bu kez dağcı hem aşağı inmek hem de indikten sonra kendisini yere bırakmadan tekrar yukarı çıkmak için eşinin bedeninde yollar arıyor. Kontak noktasını kaydırabilir, döndürebilir. Eşimizle ağırlık paylaşımının dengesini her durumda yeniden bulmaya çalışıyoruz.
Karşılıklı iniş çıkış:
Üçüncü turda dağ ve dağcı sırayla değişiyor. Birimiz inerken diğeri yukarı çıkıyor. Tahterevalli gibi inip çıkıyoruz.
İniş – indirmemek için rezistans:
Son turda ise dağ, dağcıyı aşağı indirmemeye çalışıyor.
Oyunun sonunda eşimizle kısa bir sohbet yaptık; bu oyunda neyin işlediğini neyin işlemediğini konuştuk.
- Kontakta aslında iki solo bir araya geliyor; o iki solonun kendi dansını bulması, sürdürmesi; hem enerji olarak, hareket olarak, hem ağırlık olarak kendi sorumluluğunu alması gerekiyor. Ağırlık paylaşımının dengesini bulmak ve kontağı korumak önemli.
Farklı eşlerle serbest iniş çıkışlar:
Sonra oyunu mekana açtık. Mekanda yürürken, serbest hareket ederken; gözümüze kestirdiğimiz bir “dağ”ın üzerinden yere inmeye niyet ediyoruz. İkimiz de dans etmeye devam ettiğimiz için bir kişi dağ olup diğeri üzerinden kayarak yere inebilir, birlikte yere inebiliriz ya da hiç yere inemeyebiliriz ama bu kontaktan bir dans gelişir. Kısa bir süre bu eşimizle dans ettikten sonra ayrılıp yeni kontak için alan açıyoruz.
Kolektif dağ / üzerine tırmanılan yapılar
Atölyedeki tüm katılımcılar iki gruba bölünüyoruz. Grubun tümü bir yapı oluşturuyor; bir kişi önce bu yapıya tırmanmanın, sonra da oradan aşağı inmenin yolunu bulmaya çalışıyor. Herkes ilk yukarılara çıkma deneyimini yaşamış oldu. Güvenmeyi, yukarılarda da rahat ve güvende hissetmeyi deneyimledik. Kemal’i de tüm tereddütüne rağmen ikna edip yukarılara taşımayı başardık. 🙂
Kapanış Çemberi
Bu kapanış oyunundan sonra çemberde buluşup bizde kalanları paylaşarak bu atölyeyi tamamladık.